6 Aralık 2010 Pazartesi

Beşiktaş - Bursaspor / Değerlendirmeler


Önce Galatasaray ardından CSKA ve son olarak da Bursa galibiyetleriyle Beşiktaş zorlu bir virajı arkada bırakmış oluyor. Böylece Schuster kredisini tekrar artırdı, takım hem ligde hem Avrupa'da yoluna devam edecek, taraftarın hafta içi yaptığı ne olacak bu Beşiktaş'ın hali temalı sohbetlerde azalma olacak.


Bugün sahada koşan, mücadele eden, sağdan soldan bindirmeye çalışan, sürekli deneyen bir Beşiktaş vardı. İleride Ali ve Holosko rakibin stoperlerini ve beklerini sürekli rahatsız edip rahatça top çıkarttırmadılar. Orta sahada Aurelio, Necip, Ernst orta sahasıyla topları kapıp Guti'yle kullandık. Maç 11'e 11 giderken ben sahanın hiç bir yerinde ezilmeyen bir Beşiktaş izledim. 


İbrahim Üzülmez'in becerisiyle Volkan atıldıktan sonra oyunun daha dengeli geçtiğini söyleyebiliriz. Haftalardır biriken mental yorgunluk bu karttan sonra bir süre rehavete neden oldu ya da o rehavet ikinci yarıda oyuna giren Tabata'ydı. Necip'in yokluğunun da etkisiyle Bursa ikinci yarıya hızlı başladı bu sürede bariz üstünlük kuramasak da yine golü daha çok isteyen taraf bizdik. Gol dakikalarına doğru zaten golün gelmek üzere olduğu, bütün takımın gol atmak için yanıp tutuştuğunu sahada görmek mümkündü. Golün hemen öncesini izlersek de bunu iyi anlarız diye düşünüyorum. Ersan soldan bindirme yapıyor, şut çekmeye çalışıyor, topu kaybediyor tekrar alıyor. Top yine Bursalılarda kalıyor Aurelio basıp alıyor bu sefer de, Hilbert tek top oynuyor Holosko vuruyor ve gol. Topa dokunuş sırası şu şekilde; stoper, defansif orta saha, sağ bek, forvet. Bu sanıyorum takımın golü ne kadar istediğinin bir göstergesiydi.


Peki ne oldu da 2-3 hafta hiçbir şey yapamayan takım tekrar sahaya bir ruh yansıtır oldu. Sakatlar düzelmedi, saha dışı olumlu pek bir şey olmadı, hatta sakatlara takımın en golcü oyuncusu da eklendi. Peki nasıl böyle bir maç oynadı bu takım. Bunların cevaplarını yedek kulübesinde oturan, son 3 maçtır gözleri ateş saçan adamda buluyorum. Schuster bu maça çalıştı, kazanmak istedi ve kazandı. Bunun baş sebebi budur bana göre. Bir şeyler anlatmaya çalıştığımızda efendim adamın oturuşundan bize neymiş şu da öyleymiş falan filan diye demagojiye boğuluyorduk. Bakın bakalım özetlerden bugünkü Schuster'e bir de 2-3 haftaki haline bakın. Bir de sahadaki oyunun farkına bakın.


Sayın Schuster bu takım bizim isyanımız, biz isyan edenleri, çabalayanları, yenilgiye boyun eğmeyenleri sevmişiz, yenilgiyi sakinlikle karşılamış gibi gözükse de gözlerinde fırtınalar kopanları sevmişiz. Biliyoruz ki sen de isyankarsın bizim gibi ama bu isyanlar sadece önemli maçlarda yansımasın sahaya lütfen. Haftaya da bu takım sahada isyan ederek oynasın. 


Guti'ye ayrı bir paragraf açmak gerek, bu kadar takımı sahiplenerek oynayan yabancılar görmeyeli gerçekten uzun zaman oldu. Son maçlarda sahaya her şeyini yansıtan bir Guti izliyoruz. Efsaneleşecek gibi bu adam bu takımda. Bu adam baştan ayağa Beşiktaş gibi, nolur bizim çocuğumuz ol Guti.

2 yorum:

matiasemilio dedi ki...

çok güzel bi analiz olmuş,ellerine sağlık..ayrıca topa dokunuş sırası tespiti çok hoş :)

Unknown dedi ki...

Güzel tespitler için teşekkürler.