1 Ekim 2010 Cuma

Beşiktaş Rapid Wien

Bu maçta favorinin Beşiktaş olduğunu söylesek sanırım abartmış olmayız. Rapid Wien’in kadrosuna baktığınızda gençlerden oluşan bir kadro görüyorsunuz, Şampiyonlar Ligi ayarında bir takım olmadıkları kesin. Maça ideal 11’imizle başladık, ben stoperde Toramanın yerine Zapo çıkar diye düşünmüştüm fakat Schuster ne hikmetse Zapo, Ferrari ikilisini oynatmak istemiyor, vardır bir nedeni deyip geçelim..

Quaresma sakatlanıp çıkana kadar Rapid Wien’in sağ bekine acıdım, sanırım hayatının en kötü 20 dakikasını geçirdi bu gece, Quaresma her pozisyonda terse yatırdı talihsiz Sonleitner’i, ayak içi vurduğu topun içeri girmemesi talihsizlikten başka bir şey değil, son iki haftadır Q7’nın şansı yok. Q7 çıktıktan sora Rapid Wien daha cesur gelmeye başladı kalemize, buda defans arkasına attığımız toplarda pozisyon bulmamızı sağladı.

Guti bildiğimiz sol ortasaha oynadı, zaman zaman göbeğe doğru yaklaşsada esas mevkisi sol ortasahaydı, Guti’den beklediğimiz pasları Ernst attı, Guti’nin attıklarınıda hala anlayacak bi forvetimiz maalesef yok, Holosko başladığı koşuları yarıda kesip geri dönmese 5 tane daha karşı karşıya kalacaktı kaleciyle… Holosko demişken ben Holoskonun bu kadar gol vuruşunun noksan olduğunu bilmiyordum, yanlış hatırlamıyorsam 4-5 tane karşı karşıya pozisyon harcadı, uygun pozisyonda olan arkadaşlarına bir tane pas çıkartmadı, en sevmediğim oyuncu tipidir egoist futbolcu, takımının değilde kendisinin çıkarını düşünen futbolcu, aynı hareketleri Nihat yapmış olsaydı bugün ne tür hakaretlerle karşılaşırdı bilemiyorum..

Rapid Wien hiç düşünmediği anda golü bulunca kendimize gelebildik, golden sonra daha çok dikine pas yapmaya başladık, hatta defansın arkasına uzun toplara başladık, defans düzeni sezon başındaki beşiktaşı’ın savunmasına benzeyen Wien defansı devamlı açıklar vermeye başladı, Holosko futbolun meleklerininde yardımıyla golü buldu..

Skor 1-1 e geldikten sonra Wien şaşılacak bir şekilde dağıldı, bunda çok tecrübeiz bir takım olmalarınında etkisi var, kadrolarında bulunan Veli Kavlak fena bir oyuncu değil, golde Toramanı terse yatırması sonrasında bitirici vuruşu kaliteli bir kumaşının olduğunu gösterdi, ortalarıda fena değildi, hatta bir ortasında Hakan çıkarmasa hanesine birde asist yazdıracaktı. Yasin Pehlivan Veli kadar göze batmasada bana göre geleceği Veli’den daha parlak, çağın en çok aranan oyuncu tipi, iki yönlü ortasaha, golden önce Veli’ye zor pozisyonda çok ince bir pas gönderdi, Wiende ayakta kalan nadir oyunculardan biriydi. Necip olmasa bizim için iyi transfer olabilirdi ama bizde daha iyisi var.. Tanju için bir şey diyemeyeceğim, vasat bir bek oyuncusu..

Bu arada Hilbert bana göre her geçen gün daha iyiye gidiyor, bugün hiç görmediğimiz derecede agresif oynadı, o agresifliğide işimize yaradı, havadan gelen toplara çok iyi çıktı, sık sık sağdan bindirdi pas opsiyonu oluşturdu, eskiden olduğu gibi çalım denemedi garanti pas oynadı,ilk yarıda attığı şut içeri girse jeneriklik bir gol kazanacaktık.Güveni artık yerine gelmiş. 5 yabancıyla çıktığımız lig maçları olduğunu düşünürsek ligde oynamaması için hiçbir neden yok.

Bobo bugün hareketsiz gözüktü sadece bir kere pozisyona girdi onda da kaleciyi ters köşeye yatırdı, golden sonra artık top çevirme zamanıydı, sanırım son zamanlarda en iyi yaptığımız şeyde o topu çevirmek.. Oyunu yavaş yavaş bitirdik.

2 maçta alınan 6 puan bizi baya rahatlattı, Wieni içerde rahat yeneriz diye düşünüyorum, Portodan alacağımız bir galibiyet bize liderliği getirebilir. Hafta sonu oynanacak Trabzon maçı çok önemli, özellilke rakiplerimizin kötü oynayıp maçları kayıpsız geçtikleri dönemde. Trabzon deplasmanını kayıpsız atlatırsak Milli maçlar arasında güzel bir tatil bizi bekliyor.. Zor maç olacağı kesin..

Hiç yorum yok: