1 Ekim 2010 Cuma

Respect Schuster

Bu takımın bu halde olmasında elbetteki Schuster Dayı'nın inadı en etkili etken. Sezon başından beri ileride kurduğu savunma ısrarı ve sürekli bu şablonda oynanması, hem Beşiktaşlılar için hemde rakipler için her maçın seyir zevkini yüksek ölçüde tutuyor. Ben şahsen şu halimizden memnunum, özellikle son bir kaç sezondur pek çok yapılan yanlışında etkisi ile geçirdiğimiz futbol mantalitesini inşallah bir daha görmeyiz.

Her ne kadar şu ana kadar iyi sonuçlar alıp, iyi yoldayız gibi görünsekde üstüste gelecek bir iki ters sonucun ardından takım ve camia olarak göstereceğimiz performans bizi bu sene hedeflediğimiz yerlere ulaştırmada geçilmesi gereken son büyük testler olacaktır.
Rapid deplasmanına gelecek olursak, kontrada çok hızlı adamları bulunmayan rakip hoca, takımını aynı bizim gibi ileride yer alan bir savunma hattı ile kurmuş, bu sayede iki takımında daralttığı ve teknik oyunculara hava aldırmayarak özellikle ilk yarıda maçın 30-40 metre arasında sıkışıp kalmasını başarmış ve son olarakda fiziki gücü yüksek oyuncuları ile sonuca varmayı planlamıştı. Keza ilk yarı bunun meyvelerini ilk yarının hemen başında kazanılan kornerler ve ceza sahası içindeki karambol arayışlarında açık ve net bir şekilde de gördük. İlerleyen dakikalarda Q7'nin kişisel gayreti ile Beşiktaş sazı eline almaya başlamış ve her an golü bulacak kıvama gelmişti ki o talihsiz sakatlık vuku buldu. İnşallah yarınki MR sonucunda çok talihsiz bir sonuç çıkmazda en azından milli takıma verilen arada Q7 kendini toparlar diyelim.

Devre arasına gol yemeden girmemiz aslında avantajlı bir skordu, ben şahsen beraberliğe razı bir durumdaydım bu deplasmanda, hele birde Q7'nin direkten dönen şutuna karbon kağıdı bir vuruşla cevap veren ve şansı yaver giderek direkten içeri giren toptan sonra, bu gece belkide şansında bizim yanımızda olmadığını düşünmedim de değil. Derken anlamadığım bir şekilde rakip takım kapanmadan oynamaya ve çizgi savunması ile oyuna devam etmeye çalışırken, ard arda gelen 3-4 pozisyonumuz ve 2 gol ile altın değerindeki 3 puanı kapmayı bildik. Gruplardan çıkmayı yarıladık diyebiliriz.

Schuster'in oyun içerisindeki müdahalelerini ve zamanında yapılan değişikliklerini unutmamak gerek. Holosko'nun oyuna alınısı, Necip'in sonlarda bile olsa oyuna girmesi, Nobre'nin oyuna girip rakip savunmayı sürekli rahatsız etmesi hep Schuster Dayı'nın planlı ve tutan hamleleri idi. Tepedeki resimde de söylendiği gibi, "Respect Schuster"...

Bobo yine formda olduğunu gösterdi ve işi bitirdi. Şayet Bobo'nun pozisyonunda Holosko olsaydı ve arda arda kaçırdığı iki pozisyon sonrası bunuda kaçırsa, herhalde şimdi hepimiz başka şeyler yazıyor olacaktık. İyiki varsın Bobo, geçen hafta Hakan ile Hilbert'i bu hafatada Holosko'yu kurtardın.
Ernst bence yine maçın adamı oldu, Allah nazarlardan saklasın alnından öpülecek adam. Zaten rakipde onu yapmaya çalışmış, ama kelini öpüyor galiba :)

Son olarak Q7'nin bir gün bu şekilde yerde acıdan değilde kazandığımız kupalardan sonra sevinçten yattığını görmek dileği ile diyelim ve geçen sene Hakan'ın devleştiği bir Trabzon maçının deplasmandaki rövanşını beklemeye koyulalım...

3 yorum:

The Eagle Abroad dedi ki...

Yazmayı unuttum, buraya yazayım. su bobonun resminde halen daha boboya hamile diyenler, yok kilo fazlası var diyenler cikarsa artik Allah onları davul etsin diyeyim... Daha ne diyeyim bilmiyorum...

matiasemilio dedi ki...

bobo kürtaj yaptırmış :)

enfer dedi ki...

Ne Guti ne Q7, büyüksün Schuster Efendi..