Eskiden ne güzeldi öyle futbolcular maça çıkmadan önce 1'den 11'e kadar numaralandırılırlardı, formanın arkasında isim yazmaz, eğer o hafta 10 numaralı esas oğlan yoksa kimin 10 numara giyeceğini merakla beklerdik. Şifo'un 9 Ertuğrul'un 6 numaralı formaları giydikleri yıllarda bizde önüne gelen 10 numarayı giyiyordu çocuk aklımla ayar oluyordum antrenörlere, oysa 10 numarayı Şifo, 9 numarayı Ertuğrul giymeliydi, daha sonra Şifo 10 numara oldu bizde hem de en afillisinden oldu.. O yıllarda bizim aklımıza kazınılan klişeler vardı şuan; oyunun iki yönünü oynayan orta saha, ofansif bekler klişesi olduğu gibi, pivot santrafor 9 numarayı giyer, 10 numaralı oyuncu kısa boylu, oyunu yönlendiren oyuncu olurdu, Galatasay'in Hagi'si Hakan Şükür'ü Fenerbahce'nin Bolic'i Okocha'si vardı bu tanımlamalara uyan.. Bizde de Amokachi 14-11 numaralar arasında gidip gelirdi, gerçi 14 numara da fena numara değil şu günlerde..
Forma numarası çok önemliydi 90 yılların sonunda, misal Şifo futbolu bıraktığında ben 10 numaranın kimin olacağını daha çok düşünüyordum Şifo'nun gidişinin aksine. Sonra bu düşüncelerimin ne kadar doğru olduğunu gördüm, her gelene Şifo gözüyle baktık ama gelenlerin yanındaki adama pas atacak dermanı yoktu..
Bizim hiç bir zaman 9 numaralı yırtıcı bir forvetimiz olmadı, Şekerbegovic'i göremedim ben.. Kuntz 11'ciydi , Jancker vardı Bayern'deki alman panzer, her transfer dönemi Fanatik gazetesi almamıza neden olurdu, sabah sabah picamalarla bakkala ekmek süt almaya gittiğinde Fanatiğin manşetinde yırtıcı forvet Jancker Beşiktaş'a doğru haberini gören hangi çocuk almazki o gazeteyi? Özellikle de Beyaz T-shirt siyah şort 9 numaralı alman milli takımından bir fotoğrafını koyarlardı ki Jancker'i Beşiktaş forması altında daha iyi canlandırabilelim.. Ben Jancker'i sadece 9 numaralı formanın içine sokacağımız için seviniyordum, artık bizimde 9 numaranın içine sokacağımız pivot bir santraforumuz olacaktı, hatta bu adam Hakan Şükür'den bile daha uzun olunca demeyin keyfimize, okulda sırf buradan bile ekmek çıkardı bize ..
Ne Oktay giydi o 9 numarayı, ne Amokachi ne de Kuntz en çok hakkını veren adam Ertuğrul oldu, sonra Hakan Şükürle gol krallığında yarışabilecek hatta gelmiş geçmiş en golcü futbolculardan biri olacakken Toschak bizim 9 numarayı 6 numaralı stoper yaptı..
Sonraları endüstriyel futbol girdi aşkımıza, daha çok forma satması gerekliydi kulüplerin, formaların arkasında avrupanın daha batısında olduğu gibi futbolcuların isimleri ve sezon öncesinden belirlenmiş numaraları yer alıyordu hal böyle olunca herkes istediği numarayı almaya başladı, futbolda artık 5'in' 9'un 10'un önemi eskisi gibi olmayacaktı..
Bi kulüp hariç! Formasına reklam almamakta direnen, alt yapısından yetiştirdiği futbolcularla dünyaya meydan okuyan Barcelona 1'den 22'ye kadar seçenek veriyor futbolcularına, öyle saçma sapan amerikan futbol takımlarındaki gibi numaralar yok, orası gerçek bir "Futbol Kulübü".
Sonra Beşiktaşta 9 numaraya ne mi oldu?
Fazlı Ulusal: Bir sezon önce Antalyaspor'da ligde 22 gol atınca bizim iş bilen yönetim 3.2 milyon dolar gibi dönemin astronomik transferlerinden birisini gerçekleştirdi, Fazlı artık bizim 9 numaramız olacaktı.. Fazlı sezon boyunca fazla şans bulamadı, hatıralarda Nouma'nin Leeds deplasmanında attığı yumruktan sonra kırmızı kart görmemesi için Scala'nin Fazlı'yı kırmızı formasıyla oyuna ışık hızıyla sokması kaldı.. Sezon sonunda apar topar takımdan gönderilen Fazlı kariyerini bizden sonra 2. lig takımlarında sürdürdü, Beşiktaş'ta oynayıpta wikipedia'da profili olmayan tek oyuncu olarakta tarihin tozlu sayfaları arasına girememeyi başardı..
Arild Stavrum: Yerli 9 numara sevdasından vazgeçen yönemtimimiz aradığı 9 numarayı Iskocya liginde buldu, son sezon Iskocya liginde Henrik Larsson'un ardından gol krallığında ikinci sırayı alan Stavrum Beşiktaş'a büyük umutlarla transfer edildi, diğer futbolcularımızdan artısı 90'lı yıllardaki kolej takımındaki gibi okuyan ve tahsilli bir futbolcu olmasıydı.. Arild çıktığı ilk maçta ayak içiyle müthiş bir plase golü de attı atmasına fakat küresel ısınmanın ortaya çıkması nedeniyle uyum sürecini bir türlü atlatamadı. Onu asla unutamayacağımız maç Fevzi'nin Denizli maçında dışarı giden topu büyük bir gayret ile içeri almasından sonra Ilhan ile skora katkı yaptığı maç oldu .. Bizden sonra 2 yıl daha futbol oynayabildi ve sezon başına 1 gol atarak Nobre'nin gol orucu rekorunu kırmayı başardı..
Daniel Gabriel Pancu: Adamın sadece ismini okuyunca bile bu adam futbolcu diyebiliyorsunuz, tartışmasız son 10 yıldaki en iyi 9 numaramız. Tek sorun bizim bu adamı forvet olarak almamız fakat forvette Ilhan, Ahmet, Nouma gibi dönemin star wars hücum hattı arasında onu biraz daha geride oynatmamız oldu.. şimdi o klişecilere buradan soruyorum Xavi, Iniesta oyunun iki yönünü oynuyorsa bu adam kaç yönünü oynuyor? Bana göre Beşiktaş tarihindeki en underrated oyuncusu bu gariban rumendir.. Pancu'yu unutamadığımız bir maç ya da olay söylersem ona ayıp etmiş olurum, neler var neler...
Ailton: Yıllar sonra avrupadan ismine aşina olduğumuz bir isim Beşiktaşa transfer olunca üstüne bir de 9 numarayı o geniş cüssesine geçirince taraftarın içi bir hoş oldu fakat Ailton Sergen Okan ve Fatih Sonkaya gibi 4 göbekli futbolcuyu bir takımın kaldırması imkansızdı..Olmadı.. Ailton'a istediği pasları atamadık, Del Bosque sistemi oturtamadı, tarihin en yanlış transfer politikasını izlediğimiz sezon oldu, size defans dörtlüsünü sayarsam kafanızda bi kıvılcım patlayacaktır; Adem dursun Baki Mercimek Kürşat Duymuş Ali Güneş vs.. Ailton'u unutamayacağım kare iki Bolton'lı oyuncu arasında zor pozisyonda 90'a taktığı toptur.. O maçtan sonra da zaten bir hayrını göremedik, şuan kendisi Almanyanın 5. liginde top koşturmaktadır..
Gökhan Güleç: Pancu'dan sonra hiç bir 9 numaranın hayrını göremedik, yönetim her yardıma ihtiyacı olduğundaki gibi soluğu Gaziantepte aldı, fakat yanlış olan bir şey vardı, Beşiktaş tarihinde ilk defa Gaziantep'i bir transferde kazıklamayı başarmıştı.. Hem de ne kazık! Gökhan için Gaziantepe 300 bin dolar ve üstüne Veysel Cihan ve Adem dursun gibi iki kazmayı vermeyi başarmıştık..tabi bu Gaziantepin intikam yemini etmesini sağlıyor ve acısını yıllar boyunca çekeceğimiz transfer kazıklarının filizlerini bu transferle atmış oluyorduk.. Gökhan'ın oyun stili bizlere Ahmet Dursunun gençlik yıllarını anımsatıyordu, sonunun aynı olmamasını temenni ediyorduk.. Tigana'nın yönetiminde Bobo ile forvet hattını oluşturuyorlardı, açıkça söylemek gerekirse Gökhan o dönem Bobo'dan iki gömlek daha üstündü, çözümünü yıllardır çözemediğimiz sorun yine baş gösteriyordu ve o umut vadeden genç oyuncu her hafta Tigana'ya rağmen geriye gitmeye başlıyordu.. Bobo ise tam tersine her hafta yukarı doğru giden bir grafik çiziyordu.. Gökhan'i unutamayacağım sahne Kadikoy'deki Fenerbahce maçında bir pozisyonda Rüştü'yle çarpışıp havada ters takla atması olmuştu, o pozisyondan sonra adam kendine gelemedi..
Federico Higuain: Ertuğrul Sağlam'ın o dönemler Arjantin sevdalısı olduğunu bilmiyoruz tabii, Arjantin'den 21 yaşında River Plate çıkışlı bir oyuncu transfer edildiğini duyunca 90'lı yıllarda Nartallo'yu transfer edip sanki Maradona geliyormuscasina sevinen taraftar gibi hissetmiştik kendimizi.. Adam havaalanına inince ben anlamıştım... Türkiye liginde 1.70 boyunda hiç bir forvet iş yapamaz, hele 9 numarayı giyerse hiç yapamaz. Bizim baltalar bu arkadaşı çok hırpaladılar.. Inönüdeki Liverpool maçında oyuna sonradan girip müthiş bir performans göstermişti, yüreklerin ağızlara geldiği dakikalarda topu ayağına alıp soğuk kanlı şekilde pas yapabilen tek oyuncumuzdu.. O taraftara biz ona bir türlü ısınamadık, o da buradan söyle bir geçenlerden oldu.. Zat-ı Muhterem hala Arjantin'in Colon takımında top koşturmakta..
Erkan Zengin: Denizli yönetiminde şampiyon olduğumuz sezon devre arasında Yusuf ve Ernst ne kadar nokta transfer olduysa bu adam o kadar ters bir transfer oldu. Denizli kendi transfer etmesine rağmen neredeyse Erkan'ı koca yarım sezon 18 kişilik kadroya bile sokmadı o kadar ki benim aklımda sadece bir kanat oyuncusu olduğu var o da oyununu izlediğimden falan değil hakkında sağda solda yazılanlardan dolayı, adam çıkıp ben stoperim dese itiraz edemeyiz o derece..
Adam eşeğini sağlam kazığa bağlamış dağılalım beyler..
wir lieben dich..
1 yorum:
Mukemmel bir yazi dizisi olmus... Ben su anki 9 numaradan gayet memnunum, aynen katiliyorum wir lieben dich yorumuna :))
Birde kaleci yazi dizisi bekliyoruz... Mesela sabri dino'nun huzunlu hikayesi ile baslasa falan...
Yorum Gönder