29 Kasım 2010 Pazartesi

Besiktas Genel Bir Degerlendirme!

Gectigimiz yillara oranla artik hedef maclarda iyi performans gosteren bir Besiktas'i izliyoruz, biz genelde yuzer yuzer fakat son hedef macta rakibimize yenilir ve yarisa havlu atardik, bu sezon Fenerbahce maciyla baslayan, Porto deplasmani ile devam eden ve dun aksam Galatasaray maciyla simdilik sona eren hedef maclarda iki beraberlik ve bir galibiyet aldik, bu maclarin hepsinin deplasmanda olmasi hanemize bir arti avantaj olarak yazilabilir. Schuster bu uc macta da ideal 11'le sahaya cikamadi, en ideale yakin kadro Kadikoy deplasmanindaydi bir daha da zaten Guti ve Quaresmayi bir arada sahada goremez olduk. Besiktas'in bu kadar erken final maclarina cikmasi tabi cok da iyimser bir tablo degil fakat en azindan takimin istediginde hedefe ulasan skorlar almasi iyi yolda oldugumuz gosteriyor.
Schuster'in sezon basinda denedigi topa sahip olup kaybedildiginde rakibe onde basmak felsefesi Galatasaray maci haric uygulandi dun aksam uygulanmamasinin sebebi tabi ki eksikliklerdi, sonucta Quaresma ve Bobo takimin gol yukunu ceken ismlerdi bu isimler olmayinca herkesin kafasinda Besiktas'in nasil gol bulacagi soru isaretiydi, iste burada bir hafta oncesine gitmek gerekiyor, Konyaspor macinda Holosko ve Tabata'nin skora ekstra katki yaptigini goruyoruz, dun aksam Holosko'nun Ali Turan'a ustunluk kurmasi ve yaptirdigi penalti, Nobre'nin Servet ciktiktan sonra iki kafa golu atip birisinin sayilmasi gibi ekstra isler cikmaya basliyor. Bizim gecen sezon yasadigimiz en buyuk sorun bu isimlerin hic ekstra katki verememesi olmustu, Porto macina gidecek olursak Nihat'in golunu hatirlayacagiz daha oncesinde Karabuk macinda Nobre, Genclerbirligi macinda Hilbert diye listeyi uzatabiliriz. Takim birbirine alistikca arada supriz isimlerin skora katkisi da kacinilmaz oluyor, Besiktas'in yapisi zaten yildiz cikarmaya son yillarda izin vermiyor son sampiyonluklarimiza bakacak olursaniz gollerin buyuk cogunlugunun esit sekilde dagildigini goreceksiniz. Iste bu noktada da ortaya takimdaslik cikiyor, dun aksam bu takimdasligin en iyi orneklerinden birisine sahit olduk, saha icinde herkes birbirinin acigini kapatmaya calisti hatta son ceyrek saatte 1-0 ondeyken sag bek Hilbert mac boyunca yapmadigi bindirmeleri yapti ve bu bize saha icinde yardimlasmanin etkisiyle hic sorun cikartmadi..

Dunku Galatasaray macini kazanmanin sadece 3 puan anlamina gelmedigini hepimiz cok iyi biliyoruz zaten medya Besiktasin maci kaybetmesi halinde yapacagi elestirileri hafta icinde guzel bir sekilde haber yaparak bizi onceden aydinlatmisti mesela bir tanesi soyleydi; Galatasaray kampta Besiktas evde diye.. Schuster kampa karsi bir insan, buna saygi duyulmasi gerekiyor, sonucta bugun dunyada kamp olayi neredeyse bitmis durumda, futbolcularin profesyonelligine inaniyorsaniz zaten kamp yapmanin esprisi yok, futbolcularinda bu guveni sarsmamasi gerekiyor.. Biz dun aksam kaybetseydik ilk olarak buradan vuracaklardi ama simdilik bu elestiriyi rafa kaldirdik. Bir diger elestiri Fatih Tekke konusu olacakti, medya hafta boyunca hic yapmadiklari haberi hergun yaptilar, Fatih Tekke icin hergun ozel haber duzenlediler, as takimla calistigini, idmanlarda hirsli oldugunu vs.. Mac kadrosuna Tekke alinmayinca bunu ilk haber olarak duyurdular, biz dun aksam kaybetseydik tum bilmisler bunun hesabini soracakti, Tekke'nin ne kadar mukemmel bir santrafor oldugundan bahsedilecek, Schuster'i profesyonel olmamakla itham edecek, Tekke'nin kariyerini ozellikle UEFA kupaninin altini kalin cizgilerle cekeceklerdi ki, malesef biz kaybetmedik bu elestiriler de simdilik raftaki yerini aldi.. Eger bir teknik adam futbolcusunu kadroya almiyorsa, bunun nedenlerini arastirmak yerine siz futbolcuyu kanatlar altina almaya calisirsaniz bu ulkede futbol ileri gitmez nasil gitsin ki, adam ne yapsa elestiriyi Teknik Adam goguslemek zorunda ki bu adamin sabika listesi baya bir kabarik.. Bu konuda Fatih'inde suclu oldugunu soylemek istemiyorum ama orada bir yonetici var kim? Schuster, o zaman onun kararlarina saygi duymak zorundayiz..

Besiktas icin final maclari devam ediyor, haftaya Bursa ile iceride oynayacagiz, iste bu macta kaybedilecek puanlar Besiktas'i geri donusu olmayan bir yola sokabilir.. Tabi burda bir de federasyonun bize yaptigi cok buyuk bir cirkinlik var buna deginmeden gecemeyecegim.. Besiktas suan Avrupa'da Turkiyeyi temsil edebilecek tek aday, persembe gunu Sofyada deplasman macimiz var, eger biz Sofyayi yenersek gruptan cikmayi garantiliyoruz yani bu sezon Turkiyede kimsenin yapamadigini yapiyoruz. Ondan sonra ne oluyor biliyormusunuz biz bu hayati maca ciktiktan sonra yorgun argin tam iki gun sonra hayati bir lig macina bir hafta boyunca dinlenmis, avrupada her mac averaj takimi olup Turkiyenin guzel reklamini yapmis, tek bir puan dahil alamamis Bursa karsisina cikiyoruz, Bursanin Sali gunu Rangers maci varmis, tabi bu mac cok onemli sonucta ilk puanlarini almalari an meselesi, resmen bir milli dava maci... Simdi Bursa bu Ranger macina full yedeklerle ciksa ne olur cikmasa ne olur, sonucta adamlar tum bir hafta tek Besikta'a kitlenecek, Besiktas ise zavalli Sofya deplasmanina hayati maca cikacak, Ulkeyi temsil edecek, ulkeye puan kazandiracak ama iki gun sonra Avrupada bizi rezil rusva etmis ama odullendirlimis onu acilmis, arkadan desteklenen Bursa macina cikacak..

Ben galiba Besiktas'i bu yuzden seviyorum, bu duzenin bize karsi olmasindan dolayi seviyorum hatta haz duyuyorum, zevk aliyorum, federasyon hep bize pislik yapsin biz maclara oyle cikalim hakemle dahil herkesi yenelim istiyorum, isyanimin cigligi siyah beyazli cocuklar olsun istiyorum, yenildigimizde bu cocuklara bakip "haksizlik ulannn bu" diye haykirmak icimden tasmak istiyorum, cosmak istiyorum, o tribunden cikan isyan cigliklari arasindaki doyumsuz huznu duyan futbolcularinda bizim isyanimiza el verip, mucadele etmelerini, saldirmalarini, duzene bas kaldirmalarini, kafa tutmalarini gormek istiyorum. Mucadelenin sonunda zafere ulasan generaller gibi gogsumu gerip, ellerimi havaya acip, o golde duyulan hazzi hissetmek istiyorum, golle birlikte tribunden cikan o buyuleyici, tuglerinizi diken diken eden, o muazzam sesler kombinesinde durup sadece o formali cocuklara bakip sakin, onurlu bir gurur yasamak istiyorum, sonra donup o duzene avazim ciktiginca isyan etmek, "Alin Ulannn" diye bagirmak istiyorum... Seviyoruz seni Besiktas..

Hiç yorum yok: