29 Kasım 2010 Pazartesi

Besiktas Genel Bir Degerlendirme!

Gectigimiz yillara oranla artik hedef maclarda iyi performans gosteren bir Besiktas'i izliyoruz, biz genelde yuzer yuzer fakat son hedef macta rakibimize yenilir ve yarisa havlu atardik, bu sezon Fenerbahce maciyla baslayan, Porto deplasmani ile devam eden ve dun aksam Galatasaray maciyla simdilik sona eren hedef maclarda iki beraberlik ve bir galibiyet aldik, bu maclarin hepsinin deplasmanda olmasi hanemize bir arti avantaj olarak yazilabilir. Schuster bu uc macta da ideal 11'le sahaya cikamadi, en ideale yakin kadro Kadikoy deplasmanindaydi bir daha da zaten Guti ve Quaresmayi bir arada sahada goremez olduk. Besiktas'in bu kadar erken final maclarina cikmasi tabi cok da iyimser bir tablo degil fakat en azindan takimin istediginde hedefe ulasan skorlar almasi iyi yolda oldugumuz gosteriyor.
Schuster'in sezon basinda denedigi topa sahip olup kaybedildiginde rakibe onde basmak felsefesi Galatasaray maci haric uygulandi dun aksam uygulanmamasinin sebebi tabi ki eksikliklerdi, sonucta Quaresma ve Bobo takimin gol yukunu ceken ismlerdi bu isimler olmayinca herkesin kafasinda Besiktas'in nasil gol bulacagi soru isaretiydi, iste burada bir hafta oncesine gitmek gerekiyor, Konyaspor macinda Holosko ve Tabata'nin skora ekstra katki yaptigini goruyoruz, dun aksam Holosko'nun Ali Turan'a ustunluk kurmasi ve yaptirdigi penalti, Nobre'nin Servet ciktiktan sonra iki kafa golu atip birisinin sayilmasi gibi ekstra isler cikmaya basliyor. Bizim gecen sezon yasadigimiz en buyuk sorun bu isimlerin hic ekstra katki verememesi olmustu, Porto macina gidecek olursak Nihat'in golunu hatirlayacagiz daha oncesinde Karabuk macinda Nobre, Genclerbirligi macinda Hilbert diye listeyi uzatabiliriz. Takim birbirine alistikca arada supriz isimlerin skora katkisi da kacinilmaz oluyor, Besiktas'in yapisi zaten yildiz cikarmaya son yillarda izin vermiyor son sampiyonluklarimiza bakacak olursaniz gollerin buyuk cogunlugunun esit sekilde dagildigini goreceksiniz. Iste bu noktada da ortaya takimdaslik cikiyor, dun aksam bu takimdasligin en iyi orneklerinden birisine sahit olduk, saha icinde herkes birbirinin acigini kapatmaya calisti hatta son ceyrek saatte 1-0 ondeyken sag bek Hilbert mac boyunca yapmadigi bindirmeleri yapti ve bu bize saha icinde yardimlasmanin etkisiyle hic sorun cikartmadi..

Dunku Galatasaray macini kazanmanin sadece 3 puan anlamina gelmedigini hepimiz cok iyi biliyoruz zaten medya Besiktasin maci kaybetmesi halinde yapacagi elestirileri hafta icinde guzel bir sekilde haber yaparak bizi onceden aydinlatmisti mesela bir tanesi soyleydi; Galatasaray kampta Besiktas evde diye.. Schuster kampa karsi bir insan, buna saygi duyulmasi gerekiyor, sonucta bugun dunyada kamp olayi neredeyse bitmis durumda, futbolcularin profesyonelligine inaniyorsaniz zaten kamp yapmanin esprisi yok, futbolcularinda bu guveni sarsmamasi gerekiyor.. Biz dun aksam kaybetseydik ilk olarak buradan vuracaklardi ama simdilik bu elestiriyi rafa kaldirdik. Bir diger elestiri Fatih Tekke konusu olacakti, medya hafta boyunca hic yapmadiklari haberi hergun yaptilar, Fatih Tekke icin hergun ozel haber duzenlediler, as takimla calistigini, idmanlarda hirsli oldugunu vs.. Mac kadrosuna Tekke alinmayinca bunu ilk haber olarak duyurdular, biz dun aksam kaybetseydik tum bilmisler bunun hesabini soracakti, Tekke'nin ne kadar mukemmel bir santrafor oldugundan bahsedilecek, Schuster'i profesyonel olmamakla itham edecek, Tekke'nin kariyerini ozellikle UEFA kupaninin altini kalin cizgilerle cekeceklerdi ki, malesef biz kaybetmedik bu elestiriler de simdilik raftaki yerini aldi.. Eger bir teknik adam futbolcusunu kadroya almiyorsa, bunun nedenlerini arastirmak yerine siz futbolcuyu kanatlar altina almaya calisirsaniz bu ulkede futbol ileri gitmez nasil gitsin ki, adam ne yapsa elestiriyi Teknik Adam goguslemek zorunda ki bu adamin sabika listesi baya bir kabarik.. Bu konuda Fatih'inde suclu oldugunu soylemek istemiyorum ama orada bir yonetici var kim? Schuster, o zaman onun kararlarina saygi duymak zorundayiz..

Besiktas icin final maclari devam ediyor, haftaya Bursa ile iceride oynayacagiz, iste bu macta kaybedilecek puanlar Besiktas'i geri donusu olmayan bir yola sokabilir.. Tabi burda bir de federasyonun bize yaptigi cok buyuk bir cirkinlik var buna deginmeden gecemeyecegim.. Besiktas suan Avrupa'da Turkiyeyi temsil edebilecek tek aday, persembe gunu Sofyada deplasman macimiz var, eger biz Sofyayi yenersek gruptan cikmayi garantiliyoruz yani bu sezon Turkiyede kimsenin yapamadigini yapiyoruz. Ondan sonra ne oluyor biliyormusunuz biz bu hayati maca ciktiktan sonra yorgun argin tam iki gun sonra hayati bir lig macina bir hafta boyunca dinlenmis, avrupada her mac averaj takimi olup Turkiyenin guzel reklamini yapmis, tek bir puan dahil alamamis Bursa karsisina cikiyoruz, Bursanin Sali gunu Rangers maci varmis, tabi bu mac cok onemli sonucta ilk puanlarini almalari an meselesi, resmen bir milli dava maci... Simdi Bursa bu Ranger macina full yedeklerle ciksa ne olur cikmasa ne olur, sonucta adamlar tum bir hafta tek Besikta'a kitlenecek, Besiktas ise zavalli Sofya deplasmanina hayati maca cikacak, Ulkeyi temsil edecek, ulkeye puan kazandiracak ama iki gun sonra Avrupada bizi rezil rusva etmis ama odullendirlimis onu acilmis, arkadan desteklenen Bursa macina cikacak..

Ben galiba Besiktas'i bu yuzden seviyorum, bu duzenin bize karsi olmasindan dolayi seviyorum hatta haz duyuyorum, zevk aliyorum, federasyon hep bize pislik yapsin biz maclara oyle cikalim hakemle dahil herkesi yenelim istiyorum, isyanimin cigligi siyah beyazli cocuklar olsun istiyorum, yenildigimizde bu cocuklara bakip "haksizlik ulannn bu" diye haykirmak icimden tasmak istiyorum, cosmak istiyorum, o tribunden cikan isyan cigliklari arasindaki doyumsuz huznu duyan futbolcularinda bizim isyanimiza el verip, mucadele etmelerini, saldirmalarini, duzene bas kaldirmalarini, kafa tutmalarini gormek istiyorum. Mucadelenin sonunda zafere ulasan generaller gibi gogsumu gerip, ellerimi havaya acip, o golde duyulan hazzi hissetmek istiyorum, golle birlikte tribunden cikan o buyuleyici, tuglerinizi diken diken eden, o muazzam sesler kombinesinde durup sadece o formali cocuklara bakip sakin, onurlu bir gurur yasamak istiyorum, sonra donup o duzene avazim ciktiginca isyan etmek, "Alin Ulannn" diye bagirmak istiyorum... Seviyoruz seni Besiktas..

Alkışlar Lucas Neill'a


Nobre'ye sarı kart gösteren hakemi uyaran ve bir şey olmadığını söyleyen Neill'ın alkışı hakettiğini düşünüyorum. Saçma sapan kavgalara sahne olan derbilerden biri olmamasını sağlayan futbolculara da teşekkür ediyorum. Cüneyt Çakır'ı ayrı tutuyorum tabi, bu maçta ne yapmaya çalıştı, niyeti neydi gerçekten anlamadım.

28 Kasım 2010 Pazar

Macin Adami?


Galatasaray macinda en iyi performansi gosterdi diyebileceginiz isim kimdi?

Gecmis Olsun

Keske yukaridaki resimdeki gibi susmasaydin, gercekleri ortaya dokseydin, bu olaylarin munferit olay olmadigini teker teker nedenleriyle birlikte anlatsaydin. Gecmis olsun Alen Agabey, biz cocuk iken az kiyak gecmedin bize tribunde, sagligina en cabuk sekilde kavusman dilegiyle.

27 Kasım 2010 Cumartesi

Fernandes Transferi


Beşiktaş'ın devre arasında transfer yapacağını biliyorduk, hatta burada anket yaptık hangi bölgeye transfer lazım diye, çoğunluk sağ açık veya sol açık, forvet ve sağ bek veya sol bek olarak fikrini belirtti. Transfere gerek duymadığımız bölge orta saha olarak belirlendi. Elimizde mevcut Guti, Ernst, Necip, Aurelio, Fink, Onur, varken üstüne Fernandes gibi son yıllarını sakatlıklarla geçirmiş bir futbolcuyu kiralamak pek akıl karı gibi gözükmüyor. Quaresma sakatlığında karoda bir tane bile kanat oyuncusu yokken biz hala zaten dolu olan bölgeye transfer yapıyoruz. Ben orta sahanın transfere gerek duymadığını belirtmiyorum fakat devre arasında transfer yapmak istiyorsanız bence bu en zayıf olan bölgeye yapılmalı ve bizim en zayıf bölgemiz orta saha değil.. Eğer yeni bir yapılanmaya gidiyorsak bu da devre arasında yapılmaz. Sivok ve Fernandesin ikinci yarı kadroda olacağını düşünürsek elimizden 2 futbolcu çıkartmak zorunda kalacağız, şimdi böyle bir ortamda siz elinizdeki hiç bir futbolcuyu tok satıcı olarak satamazsınız, elimizdeki iki futbolcuyu yok pahasına elimizden çıkartacağız, bu isimlerde büyük olasılıkla Fink ve Ferrari olacak... Önce elimizdeki iki futbolcuyu en azından bir şeyler karşılığında çıkarsaydık sonra bu Fernandes transferini açıklasaydık, neyse biz bu işlerden anlamayız, başımızda profesyonel yöneticiler var, onlar hem tüpten hem futboldan anlarlar herhalde, Herkese hayırlı olsun..

25 Kasım 2010 Perşembe

Borges'le Sohbet

-Oncelikle bizimle soylesi yapmayi kabul ettigin icin tesekkurler, bize biraz kendinden bahsedermisin?

24 yıl Türkiye'de 6,5 yıldır da Almanya'da yaşayan ve oğrencilik mesleğinde 25.yılını geride bıraktığından dolayı emekliliğini bekleyen bir insanoğluyum.
-Borges nicki nereden geliyor?
Kendi hayatımda kitapların dünyasına girmek çok önemlidir ve aslında kırılma noktasını oluşturur. Orta okul yıllarında çizgi roman okurdum sıklıkla.. Martin Mystere ise o dönem sürekli okuduğum ve hastası olduğum çizgi roman karakteriydi.. Tam bu zamanda 1990'lı yılların ortasında Borges'in Kum Kitabı ile karşılaştım ve Borges ile bir benzerlik vardı ki inanılmaz.. Kitap değil sadece Borges okudum uzunca bir dönem.. Sonrasında beni o dünyaya sokan yazardır. Açıkca söylemek gerekirse Dostoyevski, Oğuz Atay ve Felsefe ile beraber farklı bir yola girsem de Borges çok özel kaldı. Ona dair ne varsa benimmiş gibi sahiplenmeye devam ediyorum.. Borges'in gerçek değerini çok sonradan algılayabildim ama benim için önemi onun 20.yy'a damga vuran yazar olmasından ziyade beni o dünyaya davet edici bir dile sahip olmasıdır.

-Genel olarak Avrupadaki Gurbetci futbolcularin Turk Milli takimini secmediklerini goruyoruz bunun en buyuk nedeni nedir?

Aidiyet. 2004 yılında buraya geldiğimde fark ettim ki bir Alman aslında bir Alaman Türk'ünden bana daha yakın durabiliyor. Ana dili Almanca ve yabancı dili çat pat Türkçe olan yeni nesil gurbetçilerin kendilerini Türklerden ziyade Almanlar arasında daha rahat hissettiğini görebilirsiniz. Nuri Şahin'in de üzerinde durduğu gibi alt yaş milli takımlarda futbolcu nerede oynuyorsa orayı seçecektir zira bir diğerine aidiyet hissetmesi çok kolay olmayacak. Mehmet Ekici bu açıdan istisna olsa gelecekte secimler bu şekilde olacaktır. Erken keşfedip oyuncuyu kazandırırsanız bir ihtimal şansınız vardır belki ama toplamda artık ibre Almanya'dan yana..-
Yurtdisinda alti milyon gurbetci oldugunu dusunursek, 70 milyon nufusunun yaninda Avrupanin en genc nufusuna sahip olan Turkiyenin hala gurbetci futbolcularin pesinden kosmasi sence acizligin gostergesi degilmi?
100 milyon da olsa mutlaka o takımın bir yerde eksikliği vardır ve bunu dışarıda farklı eğitim almış oyuncularla kapatmak isteyebilirsiniz lakin 70 + 6 milyonun milli takıma yansıması nasıl olmalıdır ? Yüzde ellisi altı milyon arasından seçilmişse ciddi bir sorun var demektir. Ben defans konusunda varolan sorunu giderme ya da farklı tarzda bize yardımı dokunabilecek iki-üç oyuncunun mutlaka olması gerektiğini düşünür iken bu sayı artarsa sorun farklı yere sıçrar. Burada bu koşullar altında başarı sağlamış, burasının iyisi olmuş insanların adaletsiz bir şekilde dışarıda bırakıldığını düşünebilir, buradaki oyuncunun da turnuvalarda iki üç gol atıp çok başka bir konuma geçmesi engellemiş oluruz..

-Gelecekte cok buyuk futbolcu olur, muhakkak Milli takimimiza kazandirmaliyiz diyebilecegin Gurbetci isimler varmi?
İlkay Gündoğan'ın yıldızı uzun zamandır parlıyordu. Mehmet Ekici ise aynı şekilde.. Bu bilinen örneklerin dışında ben Mesut gibi sıradışı bir yetenek olması açısından Leverkusen'deki Burak Kaplan'ı çok beğeniyorum. Keza Taner Yalçın ile ikisi farklı kluplere gitmesi gerekir önünün açılması adına.. İlkay'ı da kadrosuna katmak isteyen Leverkusen'de çok fazla genç yetenek var.. Ama Burak üçüncü lige de gidebilir Hamburg'a gidip şampiyon da olabilir. Kariyer planlamasını iyi yaparsa ismini çok duyacağız ve şimdiden şu konumda iken üzerinde durulup milli takımda olmasını isterdim..

-Turkiye'den neden fizigi duzgun, kondisyonu saglam, kuvvetli, suratli, boyu ortalamanin ustunde futbolcular cikmiyor, Biz Tarih derslerinde Yeni Ceri Destanlari okuyarak, dinliyerek buyuduk, onlarin ne kadar dev cusseli, kuvvetli, olduklarini dinledik. Sorun genetik degilde bizmi yetistiremiyoruz, yoksa Tarih derslerinde masal mi dinledik?

Resmi Tarihin eleştirisini burada yapamayız ama fiziksel açıdan Türkler uzun boylu olarak bilinmiyor burada. Asyalılar gibi Avrupa Futboluna yetersiz kalacak bir fiziksel eksiklik de söz konusu değil, mental eksiklik asıl sorun gibi gelir bana. Ama nasıl bir oyuncu istiyorsanız ona göre bir eğitim gerçekleştirip bir yere kadar elde edebilirsiniz lakin biz de biraz her şey tesadüfe bırakılmış gibi.. Ne çıkarsa bahtımıza. Ola gelen yapıya şekil veremiyoruz daha çok.

-Turkiye Futbol federasyonu baskani olsan yapacagin ilk 3 sey ne olurdu?

Türkiye'nin her yerine okullar açardım. Onlarca, yüzlerce gözden kaçan yeteneğin peşine düşerdim. Almanya'da bunu fedarasyon gerçekleştirdi ve çok kısa sürede sonuç aldı. Ben bizde daha fazla yetenek olduğunu düşünürüm. İkincisi Bank Asya Ligini de yayın ihalesinde Süper Lig ile beraber pazarlardım ve hatta ikinci ligi de Milli takım ve Kupa maçlarıyla beraber.. Kurumlar kar amaçlıdır ama onları da zorlayabilirsiniz ülke futboluna katkı için. Üçüncüsü de 15-21 arası kadroda bu ülkede minumum 3 yıl herhangi bir takımın altyapısında yetişmiş sekiz oyuncu bulundurma kuralı getirir bunların yarısını da kendi klubunun alt yapısından çıkmış olması gerekir diye zorlayıcı olurdum.. Bunları yapardım kesinlikle..

-Sence Hiddink bizim icin dogru Antrenormu?
Daha iyisi yok. Yabancı'nın en iyisi Hiddink'tir Eğer bu size çare olmuyorsa o zaman yerlilere doğru geçiş yapardım. Yalnız Hiddink eleştirilemez bir kariyere sahip..

-A Milli takim kadrosunda Arda, Nuri, Necip, Cenk, Mevlut, Sercan, Volkan Sen, Serdar Kesimal, Ismail Koybasi gibi genclerin iskeletini olusturdugu milli takimin zamani gelmedimi?

Hiddink bunu gerçekleştirebilirdi lakin ilk etapta büyük çaplı değişim önemli maçların kaybı anlamına da gelebilirdi. Şimdi zaman var ve bu takım yoldadır.. zamanı da gelmiştir.
-Sence Hamit Altitop'a Tuk toplumu olarak gereken ilgiyi gosterdikmi?
Evet. Hamit'in şikayet etme hakkı yoktur. Nuri gibi de değil o Türk Milli takım artısı ile Bayern'e geçiş yapabilmiş ve Bayern'de formayı dahi yer yer Milli takımda oynadığı futbol sonrası da aldığı olmuştur. Burada her iki kesim de sürekli kazanmış ve birisinin diğerinden şikayet etmeye hakkı yoktur. Güzel bir birliktelik olmuştur..

-Almanya ile Turkiye Futbolunu karsilastirdiginda en cok goze carpan farklar nelerdir?

Freiburg, Mainz gibi mütevazi takımların düşmemeye oynarken dahi rakibi oynatmayarak değil oynayarak yenmek istemeleridir. Bu felsefe farklılığı ekonomiye bağlu koşullardan sonra göze çarpan en önemli farktır.
-Sen Avrupada yasayan bir Turk olarak ulkemizdeki futbolu disardan nasil goruyorsun, sence izlenecek kadar cazipmi?
Çok izlenesi değil. 3 büyükler gerileme döneminde olsa dahi çok konuda olması gereken yere ulaşmışlardır. Mesele diğer takımların kimliğini bulabilmesidir. Bursa'lar, Kayseri'ler, Antep'ler geliştikçe cazibesi artacaktır ve elbette zeminler, stadyumlarla beraber..

-Nuri ile Podolski arasinda gecenleri nasil degerlendiriyorsun?

Daha çok Podolski'nin hafta içi verdiği röportaj sonrası gergin bir maça çıkıp saçmalamasıdır. Maç sonu dışarıda Nuri'yi bekleyip özür dilemiş, Nuri de olayı hemen unutturmuştur. Başka bir oyuncu olsa neyse de Podolski öyle bir adam değildir lakin yaptığı da saçmalıktır.
-Bir Alman takimi bir kez daha ne zaman sampiyonlar ligini alir?
Her an ve her zaman Bayern München bunu gerçekleştirebilir ve fakat ben beş yıl içerisinde Dortmund'un bunu başaracağına inanıyorum.

-Bayern Munich'mi? St. Pauli'mi?

Tartışmasız St.Pauli..

-Nuri'mi? Mesut'mu?

Mesut'un yeteneği daha bulunmaz, daha özel.. Nuri'yi ise milli takım seçiminden bağımsız karakter olarak daha çok severim ben. Mesut'u 17 yaşından bu yana takip ettiğimden ayrı bir bağ kurulsa da Nuri biraz daha başka sanırım. Şu iyi açıklar: Nuri beni, Mesut kardeşimi temsil ediyor.

-Taner Yalcin yeni Mehmet Scholl yada Mesut olabilirmi?

Taner Yalçın'ın oyuncu olarak karşılığı Ballack'tır. Muhteşem bir fizik ve defansif orta sahadan gol ata ata ofansif orta saha olmuş, diğer bütün gurbetçilerden farklı bir görüntüsü var. Ama işte Mesut'un Bremen'e geçişi gibi onu varedecek bir klube gitmesi gerekir. Köln uzun zamandan bu yana çok kötü.. Takım değiştirmesi şart her ne kadar kendisi fanatik bir köln taraftarı olsa da..

-Turkiye'nin tartismasiz bir numarali sporu Futbol,Futbolu ulkemizde herkes biliyor, konusuyor, 24 saat tartisiyor, ama cok daha az ilgi goren Basketbolda cok daha basariliyiz, bu carpikligin nedeni nedir?

Biz futbolu değil başka bir şeyi seviyoruz. Futbolun kendisi bu kadar ilgi çekmez zaten. Biz Hiddink'in nasıl bir oyun anlayışına sahip olduğunu ve ülke futboluna neyi oynatmak istediğini değil daha magazinel daha anlaşılır bulduğumuz Maaşını, buraya gelip gelmediğini konuşmayı seviyoruz.. Futboldan başka bir şey yaratıyoruz ve elbette bu futbolculara olumsuz koşullar yaratılması anlamını taşıdığı için bunlardan mahrum kalan Basketbol çok daha fazla alt yapı, tesis istese de daha başarılı olabiliyor. Bu kadar ilgi duysak da futbola potansiyelimizin çok çok altında oyuncu yetiştirmeyi neyle açıklayabiiliriz ki ? Aynı şekilde Basketbol'da çok daha fazla eksik olsa da çok yerde olmayan bir spor dalının bu başarısı ? Kahvehanelerde maç seyretmek için çırpınan adamın aslında o maçı seyretmeyi mi yoksa maç içerisindeki oyuna iyi-kötü yorum getiren insanlarla yaptığı muhabbeti mi sevdiğinin belirsiz oluşu gibi.. Futbolu seven ülkenin 20 milyonluk şehrinde 20 bin ortalama taraftar maçı izlemeye gidemiyorsa oturup düşünmek gerekir: İlgi futbolu kendisine midir diye..

-Turkiye'den yetisip Avrupada oynayabilen oyuncu sayimiz bir elin parmaklarini gecmiyor, en carpici ornek Turkiye'nin yildizi olarak gonderdigimiz Tuncay Stoke City'de 18 kisilik kadroya giremiyor, sence burada buyuk sorun yokmu?

Eren Derdiyok bence güzel bir örnektir eksikliğin görülmesi adına. Eren'i Man City başta olmak üzere pek çok büyük premiere klupleri transfer etmek istedi. O kariyeri açısından sudan çıkmış balığa dönmemek için önce Leverkusen'e geçiş yapmayı uygun gördü. Keza Mesut onca teklifin olduğu yerde kendisi için en iyi seçeneğin bremen olduğunun farkındaydı. Kariyer Planlaması yapılmıyor, ülkenin takımlarının kendisine kabaca başarılarına bakıp teknik adam seçmesi gibi oyuncu da gelen bir teklifi uygun olsun olmasın hemen değerlendirmek istiyor ki aşağı bir lig, takım da istemiyor. Üç büyüklerin koşulları öyle ki Gladbach'a gitmez ve o geçişi yapabilecek eğitime, mental olgunluğa da sahip değilken.. olağan bir durum.Tugay ve Nihat mı başarılı, peki nasıl olmuş bu ? Glasgow ya da Sociedad.. Burada bir süre öğrendiler, farklılığı kavrayıp Tugay dahi sonrasında başarılı olabilmiştir. Bu geçiş hele ki günümüz futbolunda artık Türk futbolcular için zorunludur.

-Neden Bundesliga? Mesela niye deutsch liga degil? Yani ismi nereden geliyor?

Bundes'in anlamı Fedaral.. Her şey böyleydi aslında. Bundes - Land.. Bundes-Bank gibi.. Lig de haliyle Bundes-Liga.!

-Dolayli olarak Bayern'in gecen seneki performansi bir sans eserimi?

Yoksa planlanan birsey miydi?Bayern her sene her kupada zirveye oynar. Ama bu başarısı Klinsmann dönemi sonrası lige kötü başlayan Bayern için dahi sürpriz idi.. Şans değil tamamen Van Gaal müdahalesi ve Bayern gücünün karışımının sonucudur.

-Turk Spor medyasini nasil buluyorsun?
Kar amaçlı kurumları bir yere kadar eleştirebiliyoruz aslında. Yalnız kar amacı güder iken yalandan Türk Futbolunu geliştirmek için çok endişeliylermiş görüntüsünü vermesi midemi bulandırıyor. Ben artık basını değil onu kontrol edemeyen, onu yönlendiremeyen üst yapıyı daha çok tuhaf buluyorum.Bunun dışında spor kanalları açılıyor, gençlere geçmişe göre daha fazla imkan tanıyorlar veher şeye rağmen internetin de katkısıyla halkı algılayıp daha iyiye doğru sürüklendiğini düşünüyorum.

-Sence Spor yazarlari ile yeni kusak izleyici, okuyucu arasinda kusak catismasi yokmu?

Vardır belki ama ülkede yaşayan bizim gibi okurlarla internetten dahi haberi olmayan milyonlarca insan arasında da fark var. Yeni nesil biraz daha kalabalıklaşınca kendilerini yenileyemeyen eski kuşağın tasiyesi gerçekleşecektir.
-Spor Basininda yeni kalemlerin yer almasi, taze beyinlerin onu acilmasi durumunda Turk Futboluna yansimasi nasil olur?
Bu bence Türk futbolunun gelişimi konusunda yer alması gereken üç ana başlıktan birisidir. Öyle ki kendi blogumda 2-3 bin arası okura sunduğum bilgiler sonrası değişimi gördüm ve çokca kendileri de anlattılar.. Bakın bir blog, 3 bin kişi. Basın çok daha nitelikli olsa 3bin değil 3 milyon değişir, farklı bakar ve dahası bu insanlar taraftarı olduğu klupleri daha doğru bir şekilde yeniden yapılandırırlar..

-Sence Schuster tipik bir Alman Teknik Direktormu yoksa Ispanyada gecirdigi uzun yillar sonunda evrim gecirmis yari Alman yari Ispanyol bir futbol zekasimi var?

Almanlığını alamazsınız elinden ama hem teknik adam hem de teknik direktör olarak Almanya'da başlayıp uzun yıllar İspanya'da yaşamış bir adamın tecrübesinin hemen hepsi İspanya'dan oluşuyorsa teknik adamlığına 'ispanyol' dahi diyebilirsiniz.. Tam anlamıyla bir karışım.

-Hilbert Besiktasin sagbeki oldu, hayati boyunca bu bolgede cok az oynamasina ragmen Bizim yerli orjinal sagbeklerden pozisyon bilgisi, defansif sezgileri, yer tututsu cok daha ust duzey, bunu nasil degerlendiriyorsun?

Hilbert ortalama bir sağ beke göre pozisyon bilgisi zayıf. Defansı da keza çok koşturmasının ve mücadelesinin yanında 'kusurlu'dur. Bunun yanı sıra ofansif bir bek olarak pek çoğundan çok çok daha iyi. Ben onun açık pozisyonunda neler yaptığını hala hatırlıyorum ve bu formuna kavuşturulmazsa ortalama bir bek olarak anlamsız bir transfer olabilir. Sadece Beşiktaş, tam kadro olduğu her maçta olduğu gibi önde basar ve oynarsa Hilbert bek olarak ideal bir isim olur ve fakat bu felsefenin dışına çıkıldığında ise gereksiz bir yabancı transferi olarak algılanabilir.

-Besiktas seni bugun scout olarak ise alsa ve 3 tane butceyi bozmamak sartiyla transfer istese onerecegin isimler kimler olurdu?
Ben 3 değil 30 futbolcu sayarım ama Beşiktaş'a göre ve bütçe dersek.. Mainz'İn sol beki var. Christian Fuchs.. 24 yaşında ve inanılmaz.. Savunma ve hücum.. Çok çok güzel. Elbette çok ama çok saygı duyduğum İbrahim Üzülmez'in gidişi sonrası olabilir. Sonra yine aynı takımdan(bütçeye uygundur) Sami Allagui.. Golcü, presci, kafacı ve yine aynı yaşta.. Uyum sorunu da yaşamaz bunlar.. Son olarak Querasma'yı tamamlaması adına ikinci ligimde memleketimin takımı Augsburg'dan İbrahima Traore.. Stuttgart ilgileniyormuş haberini okudum bugün ama solda Querasma sağda Traore.. off off, heyecanlandım birden sanki bunlar gerçeklemişcesine..

-Spor Toto Super Ligde favorin kim?

An itibari ile Trabzonspor ve sürpriz de Fenerbahçe.

-Uzulmez almanyada oynasaydi hangi takimda olurdu?

Werder Bremen. Oranın kaptanı olur ve 40'a kadar da oynardı. Karakter olarak da orası.

-Besiktas'ta biz suan en cok Ernst'i seviyoruz, sonra Schuster, sonra Fink ve Hilbert geliyor. Bu bekledigin bir tablo muydu?

Ernst'i bekliyordum. Beşiktaş'a değil nereye giderse gitsin bölgesinin hakkını 'ama' sız veren bir adamdır ve büyük klup oyuncusu büyük de yetenektir. Schuster aslında her anlamda çok uygun, uzun uzun da işledim bunu. Sadece önemli ayrıntısı klubü ile yer yer duygusal bağ kurmaktan uzaktır. Bir gün Fenerbahçe ya da GS'a da gidebilir, karakteri gereği.. Fink burada da orada da sıradan oyuncudur ama oturmuş bir kadronun da kemiğidir yani.. Oturmadı orada.. Hilbert'i ise ya çok sevecekler ya da nefret, ortası yok diye tahmin ettim futbol karakterinden dolayı.. İlginç bir şekilde ortada duruyor.. GS'ın Sabri algısına benzetirim..


-Super ligdeki 3 buyukleri Almanya'daki benzerleri ile eslestirmek gerekse hangileri olurdu?

Kime Bayern'i versem haksızlık olur ama onun dışında birbirlerine yakın duranlardan seçersem.. Bremen Beşiktaş olurdu. Aslında St.Pauli daha uygun ve St.Pauliler sizden habersiz sizi kardeş klup seçmişler bile. Yalnız büyük ve başarı açısından Bremen Beşiktaş'a benzer.. Galatasaray Schalke, Fenerbahçe de Dortmund. Trabzonspor ise Hamburg..

-Bize tavsiye edebilecegin bir futbol kitabi?

Eğer Türkçesi çıkarsa lütfen Van Gaal'in " Biographie & Vision ".. Kaçırılmamalıdır bu eser.

-Kendini 5 yil sonra nerede goruyorsun?

Yazarlık ya da yorumculuk açısından soruyorsanız aynen bugün olduğum yerde. Diğer açıdan bir şirket kurup yazarlığın ya da yorumculuğun olmadığı ama futbolun da içerisinde olduğu bir işin hazırlık aşamasındayız. Ocak ayında her şey istediğimiz gibi giderse kendimi Arjantin'de Borges Sokağı gezmesinden sonra Boca - River maçını canlı canlı izlerken görmek istiyorum mümkünse eğer;)
Borges'e bu keyifli sohbet icin Sonkartallar adina tesekkur ediyoruz

Anket






Bu Ne Demek Hincal Dayi?

Konya golleri attıkça iki hocayı gösterdi televizyon.Konya'nın hocası Ziya Doğan daha üzgün duruyordu; Beşiktaş'ın hocası Schuster'den!..Ben olsam Lig TV'nin yerinde iki görüntüyü üst üste bindirirdim. Konya golü attığında Schuster ve Konya golü attığında Ziya Doğan... Hangisi daha üzgün? Beşiktaş'ın eski oyuncusu Ziya, "Benim takımım bu hallere düşecek mi?" diye düşünüyordur herhalde!..
(Hincal Uluc)


Iste bu zihniyettir Turk Futbolunu iki adim ileriye goturemeyen, bu zihniyettir bizlere ligimizde sike oldugunu alttan alta afyonlayan, laf ciddiye alinmaya baslandimi bir dansoz edasiyla kiviran.. Dunyanin sayili basarili teknik adamlarin futbolu bilmedigini one suren, kendi capina bakmadan! Hasbelkader bir basari kazandikmi bizleri Dunyanin en iyisi ilan eden, dogal olarak ayni basariyi tekrarlayamayinca deli danalar gibi adam asmaya kosan. Futbolun hayata benzedigini soyleyen ama hakemlerin ya da futbolcularin basit bir hatasinda en aciz yorumlari yapan. Futboldan cok buyuk bir zevk aliyomuscasina anlatan, 3 buyuklerden birisi yenildiginde karsi takim adina bir tane bile iyi soz etmeyen, O dev takimlarin nasil yenildigini saatlerce cozmeye calisan. Bu hayatta herseyin olasi oldugunu rededen, daima guclunun kazanmasi gerektigini bizlere alttan alttan afyonlamaya kalkan.


Bir gidin Allah askina, birakin bir tane eglencemiz var onunda icine etmeyin, ben takimim kaybedince bir tane guzel soz duymak istiyorum, yenildigimiz takima emeginin karsiligi verilsin istiyorum, takimlarimiz rakiplerini yendiginde reel seyler duymak istiyorum, hata yapan hakemlerinde, antrenorlerinde, futbolcularinda birer insan oludugu gerceginin hatirlanmasini istiyorum. Lutfen artik " Futbolseverleri" rahat birakin!

21 Kasım 2010 Pazar

S.ktir Git Vatan Gazetesi


Bunu ben demiyorum, Turkiye'nin en bilinen gazetelerinden Vatan Gazetesinin resmi internet sitesinde yaptigi haber aynen bu sekilde, tek bir farki onlar nazikce S..tir Git yazmislar. Peki bu iki noktayi koyunca hersey cozuluyormu? Bugun siz bu taraftarlarin her dedigini yazmaya baslarsaniz bir kac hafta sonra hic duymak istemediginiz seyler duyarsiniz onu da bildiriyim, taraftar "ibne basin bunu da yazin" dediginde neden bu tezahuratlari da guzelce noktalayip, susleyip bizlere ulastirmiyorsunuz? Bu tezahurati Istanbulun diger yakasindaki tribunler yapsa onlarida bu sekilde sitenize tasimaya yureginiz yetecekmiydi? Sahi bu haberin "haber olma degeri" nedir? Teknik adamla isiniz bitti simdi futbolculara mi basladiniz? Hic Merak etmeyin siz bu hizla giderseniz ayni sloganinizdaki gibi cok hizli yukselirsiniz, ama Turkiye'de hizli yukselenlerin sonunuda biliyoruz. Ben simdi burda benim arkadaslarimin size S..ktir Git Vatan Gazetesi dedigini soylesem yakisik alirmi?

Quaresma ve Yikilan Hayaller


Quaresma'dan kuskusuz sezon basinda cok seyler bekliyorduk ki sezona harika bir giris yapti. Attigi goller, yaptigi asistler, driblingleri Besiktas formasi tasiyan diger adamlardan farkliydi, bir sihiri var gibiydi, top ayagina yakisiyordu. Ne olduysa Rapid Wien macinda oldu, o gun yirtilan arka adalesi, sonrasinda tedavi icin gittigi Portekiz'de tedavi suresinin uzayisi, Mete Duren'in o gunlerde pek dikkat cekmeyen " korktugumuz basimiza geldi, Quaresma Portekizde iyi tedavi edilmemis" demeci, sonrasinda Konya macinda yine ayni sakatligin nuksetmesi. Merak edenler icin Quaresma'nin kronik bir sakatligi simdiye kadar olmamis ama bu olmayacaginin garantisini vermiyor elbette, Besiktas taraftarinin Q7'a olan sevgisini cok iyi anliyorum fakat bu O'nu dokunulmaz yapmamali, Besiktas formasini giyen her oyuncu o formanin hakkini vermek zorunda, sagligina iyi bakmak durumunda, bu sakatliklar darbeye bagli sakatliklar degil..! Burasi Katar veya Suudi Arabistan degil, Besiktas'in her zaman cok buyuk hedefleri olmustur ve olacaktir. Sampiyonluk an itibari ile hayalden ibarettir, kimse kimseye masalda anlatmasin, 4-3-3 oynayan bir takimin sadece bir tane kanat oyuncusu varsa ve o da sakatsa zaten burada futbol tartismanin da bir esprisi yok. Gelecek sezonun planlamasina simdiden baslanmali, gidecekler gelecekler simdiden tespit edilmeli. Quaresma'dan da umut kesildiyse gereken yapilmali.

20 Kasım 2010 Cumartesi

Seni Özledim..


Özledim seni..
Bu akşam yine puan kaybetti eski takımın..evet; benim Beşiktaş'ım işte..Senin kaptanlık yaptığın kulüp..
Özledim seni..
Puan kaybettik.. Üzgünüm.. Aman ha yanlış düşünme, senin yerine oynayan adamlar kötü oynadı diye hatırlamış değilim seni üç ayın sonunda.. Hiç gitmedin ki aklımdan.. Her sabah kalktığımda karşımda görüyorum, içim burkuluyo; ben her gün düşünüyorum aslında seni..
Seni özledim Delgado..
Puan kaybettik diye değil sırf.. Tamam sen olsan çevirirdin bu maçı biliyorum ama bu yüzden değil sadece.. Ben puan kaybettiğimizde inciniyorum, eziliyorum, korkuyorum, pusuyorum ben.. Sarılmak istiyorum Beşiktaş'ıma dair bişeylere, birilerine..
Özledim seni Delgado, sarılmak istiyorum sana..
Gittiğinde arkandan zil çalanlara inat özlüyorum seni, özledim.. Kahretsin ki yoksun.. Ama.. Amalar yasakmış bize, kilitlemişler keşkeleri.. Bu oynayacak bunu seveceksiniz artık diyorlar fakat sevemiyorum ben.. Seni istiyorum, sahada olmasan da kulübede görmek istiyorum seni.. Siyah beyazın dışında görmek istemiyorum..
Anlasana özlüyorum seni..
Bu gece formana sarılıp öyle uyumak istiyorum Delgado çünkü çok özlüyorum seni..
Ha bide,
Sen giderken ben ışıkları söndürdüm, prangalar giyindim; tam üç ay olmuş dün..

19 Kasım 2010 Cuma

Besiktas'in Forvet transferi

Efendim Schuster sezon basinda ilk olarak bir forvet transferi istemisti yonetimimizden, hatta muhabirin bir sorusuna soyle cevap vermisti " Kadromuzda Bobo ve Nobre gibi iki tane uzun boylu forvetimiz var, ben onlardan daha kisa boylu, cabuk, suratli forvet istiyorum". Simdi bu forveti gozunuzde canlandirdiginizda akliniza Saviola, Keane, Tevez, Aguero, Villa gibi forvetler geliyor. Bizim Yonetimimiz son dakika golu olarak Fatih Tekkeyi transfer etmisti, bugun Fatih'in durumu canli bir sekilde gozumuzun onunde. Fatih'in sadece kisisel problemlerinden bahsetmiyorum oyun planimiz icinde de cok efektif bir isim olmadigi yada bu sistemle olamayacagi asikar. Besiktas'da bir gol problemi almis basini gidiyor, oyun planimiza baktigimizda Guti'nin ara paslarina ya kosan yok yada kosupta yakalayabilen bir adam yok, Quaresmanin attigi dikine paslar genelde stoperlerin veya kalecilerin kontolu altinda eriyip gidiyor. Bobo ve Nobre gibi adamlara gol attirmak icin devamli surette kenarlardan orta yapacaksiniz fakat bizim oyun duzenimize baktigimizda rakipleri gobekten delme gibi bir oyun planimiz var, icinizden Quaresma orta yapiyor diye dusunenler olabilir ama Quresmanin oyun stiline dikkat ettiginizde O daha cok rakibini ekarte edip yerden paslar vermeyi yada sut atmayi deneyen bir adam, zaten onun gorevide statik oynayan forvetlerle pas alisverisine girip gol pozisyonu olusturmak. Simdi Q7 Bobo'ya veye Nobre'ye tehlikeli bolgede pas attiginda Bobo donup vuruyor, Nobre iyi niyetli verkaca girmeye calissada topu rakibe hediye ediyor. iste burada Schuster'in neden O tarzda forvet istedigini anlamis olmaliyiz diye dusunuyorum. Amam Klubumuz yonetenler bunu nasil veya ne kadar anliyor orasi tartisilir.. Devre arasina yaklastikca transfer soylentileri artmaya basladi, Besiktas'in gundeminde Santa Cruz diye bir isim geciyorki beni dusuncesi bile korkutmaya yetiyor, simdi eldeki forvetlere baktigimizda ve Santa Cruz'u dusundugumuzde aradaki fark nedir? Bu yonetim eger bu transferde ciddiyse amaci nedir? Bu insanlar hic ama hic mi futboldan anlamayan insanlar, en azindan google'i acip Santa Cruzu'un boyu kac diye merak edip arastirmiyorlar mi? Schuster'in soylediklerini ne kadar dikkatli dinliyorlar? Yoksa taraftarin Santa Cruz'un adina mi tav olacaklarini zannediyorlar? Eger devre arasinda Santa Cruz veya o tarz bir forvet alinirsa bu sadece yonetimin taraftarlara sirin gorunmek istenmesinden kaynaklanacak. Su dunyada Schusterin istedigi tarzda genc, basariya ac, gelecek vaadeden bir adam bulamiyorsak zaten Lyon, Porto olmak gibi hayaller kurmayalim. Ne zaman menajer sistemi biter, scout sistemi kurulur iste o zaman bazi seylerden bahsetmeye hakkimiz olur..

Anket



Anket


17 Kasım 2010 Çarşamba

Oylar Hamit'e



Arkadaslar Fifa tarafindan duzenlenen Puskas Yilin Golu Odulu icin bizden ilk defa birisi aday gosterildi, gosterilen aday tabiki Hamit Altintop, Kazakistan'a attigi inanilmaz gol onu bu serefe nail etti. Tabi is sadece aday olmakla kalmamali Hamit'in hakettigi 1.'ligi kazanmasi icin su adrese gidiyorsunuz ve Hamit'in golunu oyluyorsunuz, 10 Ocak tarihinde oylamanin sonucu aciklanacak, umarim Hamit Messi'nin onunde bu anlamli ver guzel odule ulasir, bu arada guzel adam Puskas'a da selamlarimizi iletelim.

Besiktas'in Yerli transferi

Son Genclerbirligi macina ciktigimiz kadro yukaridaki gibiydi, futbolcularin isimlerinin altina yaslarini yazdim, hesapladigimda takimin yas ortalamasinin 30 oldugunu gordum, bu yas ortalamasi bir takima yasli kadro denmesi icin yeterli sebep. Kulubeye baktigimizda Necip, Onur, Ismail ve Cenk'i goruyoruz bu isimler tabiki takimin yas ortalamasini dusurecektir fakat Schuster'in bu isimleri nasil bir rotasyonla oynattigini biliyoruz, Schuster'in ideal kadrosu yukarda yazildigi gibi, Nihat sakat olmasaydi Holoskonun yerine muhtemelen o oynayacakti ve yas ortalamamiz daha da yukariya cikacakti.

Bosman kurallarindan sonra degisen futbolcu transfer mantalitesiyle artik klupler icin sozlesmesinin son senesinde olan futbolcular kuskusuz buyuk onem arz ediyor, sonucta eli ayagi duzgun bir yerli futbolcu bonservis bedelini odeyerek almak istediginizde size soylenen rakam en az 3 milyon dolarlardan basliyor ve bu rakam 10 milyon euroya kadar gidiyor ki, sahsim adina konusacak olursam bu parayi eder futbolcularin Turliye liginde olmadigini dusunuyorum.. Ulkemizde transfer piyasasi boyle olunca ozellikle son yillarda 3 buyukler yerli transferde frene basti, bana gore dogru olanida yapiyorlar, belki bu sayede hem altyapiya olan ozen biraz daha artacak, hem orta sinif oyuncusunu 5 milyon dolara satamayacagini anlayacak olan anadolu klup baskanlari futbolculari biraz daha reel fiyatlardan pazarlayacak, yada bu oyunculari hic satmayip kendilerine basa guresecek bir kadro kurup suanda oldugu gibi ligin kalitesini arttiracak.

Besiktas ozeline gelecek olursak gectigimiz yaz transfer doneminde bana gore son yillarda en akilli transfer politikasini izledik, bonservis bedeli olmyan Guti ve Hilbert gibi iki tane kaliteli direk 11'de forma giyecek transfer gerceklestirdik, Ersan'i opsiyonu bizde olmak uzere kiraladik ki suanda Milli takim seviyesine gelmis olmasi transferin ne kadar iyi oldugunu dogruluyor, Quaresma gibi bir adami 7 milyon euro gibi bir rakama transfer ettik ki bugun Volkan Sen ve Sercan Yildirim'in bonservis bedellerinin 10 milyon eurolarda oldugu konusuluyor.. Mehmet Aurelio'yu bonservis bedeli odemeden transfer ettik, kendisi hali hazirda hala milli takimin banko oyuncusu.. Cenk Gonen gelecegin en iyi kalecilerinden birisi olarak gosteriliyordu, Onu'da 1 milyon euroya transfer ettik ve son olarak Fatih Tekke, klubune sadece 750 bin Euro odedik.. Sonuc olarak sezon basindaki Yonetimin; Besiktas'in gelmis gecmis en iyi kadrosunu olusturuyoruz demecleri, taraftarin buyuk beklentileri, Istanbul'un diger iki buyugunun transferlerimize gipta ile bakmasi sadece 9 milyon euroya mal oldu..

Her zaman konusuruz ya klup transferleri bir yil once bitirecek diye, ben de kendi capimda ufak bir arastirma yaptim, bu sezon sonu sozlesmeleri sona erecek, Besiktas'in yararlanabilecegi bazi isimleri buldum. Simdi bu isimleri sizlerle paylasmak istiyorum.

Selcuk Inan: Bana gore Turkiye'deki en iyi ortasaha oyuncularindan birisi, Son zamanlarda Milli Takimada duzenli olarak cagrilmaya baslandi, henuz 25 yasinda olmasi beni bu transfer icin heyecanlandirmaya yetiyor, Besiktas'ta direk 11 de forma giyebilecek bir yetenek. Eger Besiktas Ortasahaya transfer etmek istiyorsa ki en yasli oldugumuz bolgedir ortasaha, ilk olarak dusunulmesi gereken adam Selcuk'tur..

Ibrahima Yattara: Hatirladigim kadariyla daha yeni Turk vatandasligina gecti, yillardan beridir Turkiye'de ve en kaliteli yabancilardan birisi, saf yetenegiyle Real Madrid'in transfer listesine girmis bir adam.. Sag acikta cok buyuk bir acigimiz oldugu dusunulurse en uygun aday Yattara'dir, Inonudeki maclarda Q7, Yattara kanatlari cok fantastik duruyor..

Ceyhun Gulselam: Sadece 23 yasinda ve O'da son donemlerde Milli takimin degisilmezlerinden, futbol altyapisini Almanya'da aldigi icin futbol zekasi ust duzeyde, stoperden defansif ortasahaya gecti, uzaktan attigi sutlar cok etkili, Aurelio'un yasi malum, Schuster'in Guti ve Ernst'in arkasinda rahatlikla oynatabilecgi bir isim.

Yekta Kurtulus: 1985 dogumlu son iki sezondur cikis yapmaya devam ediyor, her transfer donemi adi 3 buyuklerle anilsada malum sebeplerden bir turlu 3 buyuklerden birisine transferi gerceklesmedi. Yekta'nin ortasahada muthis bir lider ozelligi var, oyunu iki yonlu oynayabiliyor, final paslarinda cok basarili, gecen sezon Kasimpasanin cikisinda en cok one cikan isimdi, Istanbul'da oynamasi buyuk avantaj, hali hazirda bu sehire ayak uydurmus bir isim olmasi bana gore cok onemli, kacirilmamasi gereken adamlardan birisi.

Joshua Christopher Simpson: Super ligde oynayan en yetenekli yabancilardan, eger Holosko'dan kurtulabilirsek hic maceraya girmek istemeyenler icin en elverisli adam, Holosko gibi sadece genis alan adami olmamasi en buyuk artisi, dar alanlarda da driblingle verkaclarla uzayip gidebilen bir oyuncu, ligimizi tanimasida bir avantaj, bu sene Manisanin cikisinda Makakula ile en one cikan isim.

Yigit Incedemir: Ligimizin yerli Luganosu diyebiliriz ona, mac icinde cok agresif, Besiktas'in uzun yillardan beri eksikligini cektigi yapida bir oyuncu diyebiliriz, agresifligi, cirkeflikle karistirmayalim tabi, kendisi kaybetmeye tahammulu olmayan bir oyuncu, topa sert giren bir adam diyebiliriz. Defansif ortasaha oyuncusu olmasindan dolayi bu agresiflik aslinda o tip oyuncularda olmasi gereken bir ozellik. Son Milli takim aday kadrosuna cagrildi, agresif bir ortasaha arayanlara duyurulur.

Muhammet Demir: 1992 dogumlu, alt yas milli takimlarinin tartismasiz en cok one cikan ismi, yillardan beridir taninan bir oyuncu. Bu sene sozlesmesini uzatmadigi icin kadro disi birakildi bu da transferini kolaylastiracak bir unsur, bu saatten sonra Bursasporda kalacagini dusunmuyorum. forvetin her bolgesinde oynayabiliyor, uzak forvet arayanlar icin Turkiye liginde tartismasiz en cok vaad eden oyuncu, lider ozellikleri oldugunu biliyoruz, tek soru isareti kronik sakatligi. Fakat her ne olursa olsun boyle gelecek vaad eden bir adam bonservissiz bulundumu kacirilmaz, siz kacirirsaniz baskasi kacirmaz.

Abdul Kadir Kayali: Bu adam gelecegin en buyuk yeteneklerinden birisi olarak gosteriliyordu ki hala oyledir sonucta 19 yasinda bir gencten bahsediyoruz, Fenerbahce Istanbul Belediye'ye kiraladi ama orada unuttu, Sozlesmesi sezon sonunda sona eriyor, sanirim Fenerbahce uzatmak istiyor fakat O oynayabilecegi bir klube gitmek istiyor, bonservi bedeli odenmeyeceginden denenmeye deger diye dusunuyorum, tek soru isareti Abdullah Avci gibi bir Teknik direktorun yaninda bile istenilen patlamayi yapamasi..

Onur Kivrak: Bu adam kim ne derse desin suanda Turkiyenin en iyi kalecisidir, henuz 22 yasinda ve buyuk takim kalecisi olmayi tecrube etmis bir adam. Aslinda cok soz etmeye gerek yok hakkinda, bana gore hic vakit kaybetmeden Trabzonla masaya oturulmali ve devre arasinda 1 milyon dolar gibi bir bonservis bedeli odeyerek renklerimize katmaliyiz.. Sonucta sezon sonunda buyuk ihtimalle 3 buyuklerin birisi bedavaya kapacak..!Kacirmayalim lutfen bu adami..


Serdar Kulbilge: Fenerbahcede Volkan Demirel'i kestigini dun gibi hatirliyoruz, o performansiyla Milli takimlara kadar gitti, sonrasinda mali problemleri sebep gostererk kariyerini Kocaelisporda surdurmeyi uygun gordu, bugun Turkiye liglerinin hala en yetenekli kalecilerinden, Rustunun yasi geldi, Hakanin durumu malum, Cenk tek basina kaleyi ne kadar goturur soru isareti, kaleci transferi sart, Onur olmazsa ki umarim olur.. Serdar'a da kimse itiraz etmez...

Hamit Altintop: Aslinda yurtdisindan gurbetci futbolcular icin ayri bir post atmayi dusunuyordum ama Hamit'i bir an once buraya yazmak istedim, genelde medyamiz her sezon Hamit'i 3 buyuklere transfer eder ama O bir turlu gelmez, fakat bu sezon cok farkli olacagini dusunuyorum, Bayern gectigimiz yaz sozlesmesini sadece bir sezon uzatti, sahsi fikrim O'ndan son bir sezon daha yararlanmak istiyorlar, Hamit sezon sonunda ya Budnesligada orta siralarda bir takima gidecek, yada burada iyi para kazanip sampiyonluga oynayan takimlardan birisine transfer olacak, benim dusuncem O ikinci secenegi sececek. Besiktas'a cuk diye oturacak transferdir kendisi, ortasahanin her bolgesinde gorev alabilecek yetenege ve zekaya sahip, onun Besiktas'ta sagbek olarak cok fazla katki verecegini sanmiyorum o yuzden Hilbert ve onunde Hamitli bir sag taraf bizi ucurur...

Son olarak birseyler eklemem gerekirse, bu sezon cok sancili bir donem geciren Galatasaray'in bu isimlerin hemen hepsine talip olacagini dusunuyorum, zaten son bir kac yildir bu tur yerli transfer politikasi izliyorlar, Besiktas klubu olarak gecen sezon harcamadigimiz paralari umarim bu sezon har vurup harman savurmak yerine once bu isimlerle anlasilir. Hatta cok daha fantastik bir dusuncem var, devre arasinda gozden cikardigimiz isimleri mesela Holosko, Nihat, Nobre, Hakan, Tabata gibi futbolculari bu sozlesmesinin son yilinda olan isimlerle takasta kullanalim hem elimizdeki curuk elmalari ayiklamis olalim hemde yuksek maaslardan kendimizi biraz olsun arindiralim.. Tabii bu elden cikaracagimiz oyuncularin maaslarini kimse odemek istemeyecektir o yuzden bu fantastik dusunceyi kenara birakalim ve biran once bu oyuncularla temasa gecip transferleri bitirelim.Eger bir top 5 yapmak gerekecek olursak Selcuk Inan'i listenin ilk sirasina koyarim, Onur Kivrak'i ikincilige yerlestiririm, Muhammet Demir cok buyuk bir gelecek vaad ettiginden onu 3. siraya koyarim, Yattara hali hazirda bizim sag acik problemini ortadan kaldiracagindan onu 4'e ve son olarak tabii ki Hamit Altintop, diger isimlerde ilk olarak rotasyon ve daha sonralari tecrubeleri arttikca banko 11 oyunculari olabilirler. Simdi bu isimlerden ve eldeki mevcut kadrodan bir 11 yapalim, isteyenler yorum kismina kendi 11 lerini yazabilirler yada sozlesmesinin son senesinde olan kaliteli futbolculari yazabilirler, gerekirse onlarida listeye ekleriz.

15 Kasım 2010 Pazartesi

Super Ligimiz ne Kadar Super?


Spor Toto Super Lig diye bir ligimiz var, ligimiz acaba ne kadar super, o ismindeki "Super"i ne kadar karsiliyor, bizlere gercekten super seyir zevki veriyor mu? Avrupada ki maclari seyrettikten sonra kanali zaplayip ulkemizdeki maclari seyrederken ne hissediyoruz, Premiere ligteki o yemyesil, hali gibi sahada, makina gibi hareket eden adamlari izledikten sonra ligimizde ki, kahverengi, yesilimsi daha cok sarimtrak zeminde, bir saga bir sola dogru debelesen adamalari izlemek, bombos tribunler esliginde oynanan maclar hangimize cazip geliyor, izlenebilir kiliyor? Mesela kimligimizde Turkiye vatandasi degilde, Rusya vatandasi yazsaydi sizce Turkiye ligini takip edermiydik? Yildiz transfer yapmak ligimizi ne kadar super yapiyor, sizce ilk once alt yapiyi duzenlemek gerekmezi?Alt yapidan kastim sadece futbolcu yetistirmek anlaminda degil, sahalarin daha cok konforlu olmasini saglamak, zeminin futbol oynamaya musait olmasini saglamak, 20. yuzyilda hala dogru duzgun cekmeyi ogrenemedigimiz saha cizgilerini ip gibi cekmek, yayinci kurulusun kamera acilarini duzenlememek icin sundugu mazeretleri dinleyip ona gore stadlar yapmak, avrupadan daha pahali olan bilet fiyatlarini Turkiye standartlarina cekmek, aileleri stadlara cekebilmek icin aile paketi olarak bilet satmak vs.

Tum bunlari yazmamin nedeni aslinda yukarda gordugunuz 2 adet video, o videolarda buyulu birsey var, Premiere lig maclari baslamadan once o introlar giriyor ve orada sizi ceken birseyler var. En alakasiz Wolverhampton logosunu bile size harika sunabilen bir intro var, oradaki calisma birgunde tasarlanmis bir video degil, zaten orada sizi ceken sey O emek, calisma, harika grafikler, muthis aksiyonlar, harika goruntu kalitesi. Siz o introyu izledikten sonra size sunulacak seyi merakla bekliyorsunuz, nitekim intro bitiyor dopdolu tribunlerin goruntuleri geliyor once, cocuklar, aileler, atesli taraftarlar, ip gibi cekilmis saha cizgileri, carsaf gibi yemyesil zemin,koridorda mac oncesi futbolcularin goruntuleri, her biri sanat eseri gibi hazirlanmis formalar, yetenekleri kisitli bile olsa muthis tempolu futbolcular, stadin en tepesinden en alakasiz koselerine bile kurulmus kameralar, goruntu ve ses kalitesi ile sizlere en guzelinden bir futbol ziyafeti cekiyorlar. Mac bitiyor ve siz o maci izlediginiz icin mutlu oluyorsunuz, sonra kanali degistiriyorsunuz X kanalda altyazi geciyor "Spor Toto 'Super' Ligde Y ile Z arasinda oynanan macta sike iddalari AZ SONRA...

Haftanin Oyunculari Hilbert&Rustu #7

Ikisi sezon basinda kadroda dusunulmeyen isimlerdi, Hilbert sag acik olarak Besiktas'a transfer olmus fakat oynadigi karsilasmalarda tribunlerin gozune girmeyi basaramamisti, O'dan tam umitler kesilmeye baslanmisken sag bekteki oyuncularin ardi arkasina gelen sakatliklari imdadina yetisti, sag bekte gorev aldigi karsilasmalarda her hafta ustune koydu, 90 dakika boyunca bitmek tukenmek bilmeyen enejisiyle rakiplerin sol tarafini felc etti. Besiktas'in hucum varyasyonlarindaki en efektif adami olma yolunda emin adimlarla ilerliyor, son Genclerbirligi macinda Erhan'in sagbeke gecmesiyle gercek yeri olan sag one gecti ve bu kisa surede bizlere ve cok bilmis yazarlara bindirme, ters kosu, uzak forvet, bitiricilik husunda ders verdi.. Bir Uzak forvetin mac boyunca yapmasi gerekeni sadece 5 dakikaya sigdirdi, simdi Ridvan ve Ekrem'in donmesini, Hilbert'in gercek yeri olan sag one gecmesini sabirsizlikla bekliyoruz.. Bu adamin sadece bir kac yil once Stuttgart'ta sampiyonlugun en onemli mimarlarindan birisi oldugunu ve Alman Milli takiminin formasini giydigini unutmayalim..

Rustu gecen sezonla beraber aslinda eldivenlerini bir nevi duvara asmisti, ondan artik takima agabeylik yapmasi bekleniyordu, zira sezon basinda Cenk ve Hakan kaleyi ele gecirmis gibi gozukuyordu, once Hakan'in sakatligi sonrasinda Cenk'in kaleyi devralisi, Hakan'in donmesiyle Besiktas'in kalesinde tehlike canlarinin caldigi 7-8 haftalik bir periyod devam etti, Schuster inadindan vazgecti ve kaleyi tecrubeli eldivene devretti, O'da her zaman oldugu gibi tecrubesini konusturmaya devam ediyor, Rustu hakkinda sadece bir maclik performans yazisi yazmak bana gore O'na terbiyesizlik olur, bu adam Turkiye'nin yetistirdigi en buyuk kalecidir, belkide Barcelona'ya transfer olmus yegane tek futbolcumuz olarak kalacaktir. Fenerbahce'de oynadigi icin taraftarlarin O'na gereken ilgiyi hic gostermedigini dusunuyorum, bundan sadece iki yil once biz sampiyon olurken kalede O vardi ve o sezon herkes sampiyonlugu bir kisiye mal etmek, yildiz yaratmak istiyordu, kimisi Bobo dedi, kimisi Tello yada Delgado ama sezonu gozunuzun onunden gecirecek olursaniz tek basina en az 5 mac kurtarmis bir kaleci goruceksiniz, eger iyi kalecin yoksa sampiyon olamazsin tezini defalarca bu adamla kanitlayabilirsiniz. Gecen aksam o cataldan cikardigi topu gorunce O'nsuz kaybedilen puanlara isyan ettim, Besiktas'in 4 mac ustuste yenilgi aldigi sureci hatirladim, acikcasi cok uzuldum..Sanirim bu sezonda kalemizde Rustu'yu izleyecegiz kim ne derse desin bu adam dunyanin sayili kalecilerindendir, Sir Alex Ferguson'un bu adama hayranligini bilmeyen yok.. Biz neden tam anlamiyla sahip cikmiyoruz bu adama?

Sonuc olarak Ankara deplasmanindan 3 puani alarak donduk, bu gibi durumlarda iyi futboldan cok alinacak 3 puan daha onemlidir, haftaya Konya sonrasinda Galatasaray, eger bu iki haftayi kayipsiz atlatirsak sezon basindaki ruzgari tekrar arkamiza almamiz isten bile degil, skor yazarlari oldugu surece bu boyle olmaya mahkumdur..

14 Kasım 2010 Pazar

Haftanin Oyuncusu

Genclerbirlig&Besiktas macinda en cok begendiginiz oyuncumuz hangisiydi?

12 Kasım 2010 Cuma

Devrim

Umarim bugun kurulan bu kadro sadece bir maclik degildir, kadroda itiraz edilecek isimler elbette var fakat kotunun iyisi bu olsa gerek, tek isyanim bu kadroda Orhan Gulle var ama o jenerasyonun bir numarali adami Necip neden yok? Bunu Necip Besiktasli olmasa bile dile getirirdim, kadroda bana Ersun Yanalin parmagi var gibi geldi hayirlis olsun. Ibrahim Akin sanirim en supriz isim oldu. Mehmet Ekicini'nde milli takim tercihini bizden yana kullanmasi en sevindirici haber olsa gerek.

Kaleciler: Volkan Demirel (Fenerbahçe), Onur Kıvrak (Trabzonspor), Ufuk Ceylan (Galatasaray)
Defans: Gökhan Gönül (Fenerbahçe), Sabri Sarıoğlu (Galatasaray), Servet Çetin (Galatasaray), Serdar Kesimal (Kayserispor), İbrahim Öztürk (Bursaspor), Ersan Adem Gülüm (Beşiktaş), İsmail Köybaşı (Beşiktaş), Gökhan Süzen (İBB)
Orta saha: Hamit Altıntop (Bayern Münih), Yekta Kurtuluş (Kasımpaşa), Selçuk İnan (Trabzonspor), Yiğit İncedemir (Manisaspor), Orhan Gülle (Gaziantepspor), Nuri Şahin (B.Dordmund), Mehmet Ekici (Nurnberg), İbrahim Akın (İBB), Engin Baytar (Trabzonspor)
Forvet: Batuhan Karadeniz (Eskişehirspor), Burak Yılmaz (Trabzonspor), Umut Bulut (Trabzonspor), Kazım Kazım (Fenerbahçe)

Nasil Besiktas'li Oldum Yarismasi


Külübümüz ile Türk Telekom'un ortaklaşa gerçekleştirdiği "Nasıl Beşiktaşlı Oldum" yarışmasına katılan 5 taraftarımızı CSKA Sofya maçına götürüyoruz.
Futbol takımımızın UEFA Avrupa Ligi L Grubu 5. haftasında CSKA Sofya ile 2 Aralık'ta Sofya'da oynayacağı karşılaşmayı 5 şanslı taraftarımız da izleme fırsatı elde edecek.
Türk Telekom ile ortaklaşa düzenlediğimiz yarışmaya katılmak çok basit.
Taraftarlarımız http://www.futbolsenbizimherseyimizsin.com/ adresinden nasıl Beşiktaşlı olduğunu anlatacak. Futbolcularımız bu hikayeler arasından en güzel 5 tanesini seçerek şanslı taraftarlarımızı belirleyecek.
Hikayelerinizi 23 Kasım tarihine kadar göndermeniz gerekmektedir.
Şanslı 5 taraftarımız 1 Aralık'ta Sofya'ya gidecek kafilede yer alacak ve aynı gece konakladıktan sonra 2 Aralık'taki maçtan sonra kafile ile birlikte İstanbul'a dönecek.
Şanslı taraftarlarımız resmi sitemizden ve http://www.futbolsenbizimherseyimizsin.com/ sitesinden duyurulacak.

(bjk.com'dan alinmistir)

Erkam Reşmen


Erkam Reşmen hakkında detaylı bir yazı için Cartalete'nin bu yazısını okuyabilirsiniz. Bugün Gaziantep Belediye'den en çok göze çarpan isimdi, sezon başında Rıdvan'ın sakatlığından dolayı ilk yarıyı kapattığı biliniyordu, Schuster'in Toramanı orada düşünmediğini şimdilerde kavramış bulunuyoruz ki zaten Toraman stoper orjinli bir adam, Hilbert orta saha oyuncusu ve Erhan herkesin malumu. Son iki sezonda Çorum Spor'da72 maç sağbek olarak oynamış, 20 yaşında, pırıl pırıl, öz evladımız daha hangi koşullarda kadromuzda yer bulabilecek. Bu adamı kiralık göndermek hangi aklın ürünü, Erkam Reşmen bu kadroda rotasyon oyuncusu olarak bulunsaydı en az 5 maç forma şansı bulamaz mıydı.. Forma giydiği maçlarda Erhan'dan daha kötümü oynardı, bugün izlediğimize göre bizim Erhan'dan üç gömlek üstün bir adam ve dahası var tabi.. Öz kaynak, maliyet, kültür, genç, hırslı, başarıya aç, vadeden... Yazık ediyoruz bu gencecik adamlara..

11 Kasım 2010 Perşembe

Besiktas&Gaziantep Belediye Degerlendirmesi


Mactan once burada felaket tellaligi yapmak istemedigim icin bazi seyleri yazmadim, evet yine yenildik hem de bu sefer bir Bank Asya takimina, Eger bu maca As kadro degilde A2 takimiyla ciksaydik ve yenilseydik ne kazanirdik ne kaybederdik? As kadroyla ciktik simdi elimize ne gecti? Hemen soyleyeyim Schuster kendi kendisinin ipini cekti, bunu Schuster kovulur anlaminda yazmiyorum, yuce medyamiza 3 gun kendisi hakkinda en igrenc yorum yapma sansini verdi. As kadrodaki oyuncularin zaten bitik kondisyonlarini dibi gostermeyi basardi, mental olarak zaten saglam bir yapiya sahip olmayan oyunculari psikolojik olarak bitirdi, teknik adam kovmaya sebep arayan yoneticilere en guzel nedenlerden birisini verdi, ona guvenlerini kaybetmeye hazir olan taraftar icin uygun zemini hazirladi, A2 takiminda oynayan oyuncularin kendisine olan guvenlerini, inanclarini kaybetti. Bu liste uzar gider. Schuster'in artik uyanmasi gerekiyor, futbolcular resmen agir cekimde hareket ediyorlar, sezon basinda uygulanan topa hukmedip, defansi ileride kurmak sisteminden eser kalmamis, eger bu sistemi oyuncular oynamak istemiyorsa bu isimlerin kim oldugunu tespit edip her kim olursa olsun takimdan uzaklatirmasi gerekiyor, Besiktas hic bir oyuncunun keyfine gore hareket edebilecegi klup degildir, Bu takimin buyuklugune gore hareket etmiyorsan, buna gore hareket edecek adamlar cok kolay bulunur. Yamayi yamayla kapatmayi hic sevmeyen bir insanim o yuzden artik bir yola girdik ve bu yolda dumeni Schusterin eline verdik, arkasinda sonuna kadar durulmasi taraftari oldugumu hatirlatmak isterim, bu is sadece demekle olmuyor tabi, baskalarinin da buna inanmasi gerekiyor.. Ya Schusterin arkasinda sonuna kadar duracaksiniz, her istedigini yapacak, istedigi transferleri gerceklestirip, klupten gonderilmesi gereken isimleri takimdan uzaklastiracaksiniz, takim ligi 7. bile bitirse arkasinda dimdik duracaksiniz yada bu yola hic baslamayacaksiniz. Umarim yonetim Schuster'in arkasinda hala dimdik durma erdemini gosterir..

Biri Schuster'e Anlatsin


Turkiye Kupasinin ne kadar cazibesi var? Bu kupayi kazanan takimin Avrupa Ligine katilmasi disinda herhangi bir cazibesi bana gore yok, son yillarda bizim bu kupaya ambargo koydugumuz gercegide mevcut, peki Fenerbahce'yi hep finalde yenmeseydik neyle ovunecektik.. Fenerbahce bu kupayi zaten bir kez alsa bana gore bu kupanin hic bir cazibesi, onemi kalmayacak, sevenler kavusacak film mutlu sonla bitecek. Bu sebepten dolayi Fenerbahce'liler disinda da bu kupayi Fenerbahce'nin kazanmasini isteyen yok..

Bizim Gaziantep'e gittigimizde kadroda su oyuncular yer aliyor Hakan Arıkan, Cenk Gönen, İbrahim Toraman, Yusuf Şimşek, Ricardo Quaresma, Onur Bayramoğlu, Ersan Gülüm, İbrahim Üzülmez, Michael Fink, Necip Uysal, Roberto Hilbert, Nihat Kahveci, Bobo, Rodrigo Tabata, İsmail Köybaşı, Filip Holosko, Erhan Güven. Guti disinda tam kadro gittik Antep deplasmanina. Schuster'i elestirmeyecekmiyiz elbette elestirecegiz, ozellikle onu Turkiye kupasinin onemsizligini ogrenmedigi icin elestirecegiz. Turkiye'yi taniyan hic bir antrenor Avrupada ve ligde zirve icin oynarken Turkiye kupasinin ilk macinda karsilasacaklari 2. lig takiminin macina as kadrosuyla gitmez. Ozellikle takimin kondisyonunun tartislidigi yerde bu hataya dusmez, biz Gaziantep Belediye'ye yenilsek belki uc bes catlak ses cikar ama 5 atsak kimseninde umrunda olmaz, hatta size ben soyle soyleyeyim su ortamda Besiktas'in Kupa maclarina as kadroyla devam edecegini gordugum icin Besiktas'in grup maclarinda elenmesini isterim, bu takim 3 kulvarda basa yarisabilecek kadro derinligine, kondisyona, mental yapiya sahip bir takim degil. Ustelik siz bu maclara as kadroyu goturerek hem beklentileri yukseltiyorsunuz hemde futbolcular uzerinde inanilmaz baski olusturuyorsunuz. Besiktas bu maca ful A2 takim ve Necip, Onur, Cenk, Koybasi, Ersan takviyesiyle ciksa kim ititraz edebilir. Her zaman demiyormuyuz birakin gencler oynasin, bu macta gencler oynamayacaksa hangi macta oynayacak bu adamlar.

Son zamanlarda Schuster'in uzerindeki baski giderek artmaya basladi. Bu ortamda Tayfur'un cikip hocaya Turkiye'yi, lig ve kupa maclarindaki farkliliklari anlatmasi gerekir. Schuster'in ne kadar Tayfur'la iletisim halinde oldugunu klubun icinde olmadigimiz icin bilemiyoruz fakat sonucta Tayfur Almanca konusabilen bir adam ve Schuster'le iyi kotu bir diyaloglari olduguna inaniyorum. Eger Schuster Kupa maclarinin da lig maclari kadar onemli oldugunu dusunuyorsa cok buyuk bir yanilgi icerisinde, eger bunlari biliyorda futbolculari cezalandirmak icin tum as kadroyu bu yogun mac trafigi icinde Antep'e goturuyorsa orada daha buyuk problem var. Besiktas inatlasma mecrasi degil, ask baska is baska..

İ.ne Basın Bunu da Yazın !

Diyeceksiniz ki taktı bu adam medyaya ama sinir oluyorum arkadaş şu takım üzerine oyunlar oynandıkça..
Türkiye'nin en çok satan gazetelerinden biri olan Hürriyet bugün bir haber yayınlıyor. Habere göre Yılmaz Vural maç sonrasında hakemin yanına gittiğini, o sırada yanlarına Quaresma'nın geldiğini ve hakeme ağza alınmayacak küfürler,hakaretler ettiğini söylüyor.
Bu haber üzerine haber1903 Yılmaz Hoca'yı arıyor ve olayın doğru olup olmadığını soruyor. Tahmin edeceğiniz üzre hoca olayı yalanlıyor, öyle bir açıklama yapmadığını belirtiyor.
Be kardeşim olanı aktarırsın, hatta olanı saptırırsın anlarız bunları bir yere kadar da olmayanı neden taşırsın gazetene, neden bi' tarafınızdan element uydurursunuz yahu!
Yeter artık düşün şu takımın yakasından!
**

10 Kasım 2010 Çarşamba

Delgado'ya Acik Mektup

Delgado sen burdan giderken pek fazla kisi uzulmedi, uzulenler arasinda bir ben vardim bir bizim yazarlardan matiasemilio birde eksibesiktas'tan Eser, O'da simdi askerde zaten. Oysa ne umutlarla gelmistin Isvicre'nin Basel'inden, sen bizim yeni maestromuz olacaktin, son sene avrupada attigin 7 gol bizim icin 5 yildizli pekiyi referansti. Hakkini verelim attigin gollerde oyle az buz guzel goller degildi, hepsi birer jeneriklik gol edasi tasiyordu, bizde de atmadin degil o gollerden, hemde en kralindan attin, senin o Antalyaspora attigin golu kim atabilir simdi, gecen gun senin yerine hala bizde oynayan ufaklik yine 6 pastan iskaladi topu, kahretti bizleri, bizi kahreden o kacirdigi gol degildi oysa, onun hala senin yerine oynamasiydi bize en cok koyan.. Sana kucuk maclarin adami dediler, keske hala burda olsaydinda kucuk maclari kurtarsaydin en azindan, simdi kucuk maclarda bile senin gibi parildayan topcu yok, sen fiyakali adamdin, topa vurdunmu doksana gidecegini bilirdik en azindan..
Birde ne koyuyor adama biliyormusun, seni goz gore gore harcadilar kimsenin giki cikmadi.. Sen degilmiydin sezon basinda elit adamlarla bir baska oynayan, sen degilmiydin Quaresmayla verkaclara girip bizi heyecanlandiran, Guti'yle kisa paslarla topa hukmeden, sonra ne oldu.. Seni hic oynayamayacagin bolgeye ortasahanin gerisine attilar, bir yemi ac kurtlarin onune atar gibi, olmadi tabi.. Senden pres yapmani, kendi oyununa ihanet etmeni istediler, sen yapamadin tabi, yapmaya calismadinmi onuda yaptin ama tribunler coktan salya dolu agizlarla hirlamaya baslamisti.. Seni gozumuzun onunde harcadilar Matias. Daha sonra tovbe ettik ortasahada inceci adam oynatmaya, ne Tabata oynadi orada ne Yusuf, nede Guti.. Seninle basladi seninle bitti o macera..

Sen burdan giderken uzulmeyenler belki simdi vicdan acisi cekiyorlardir, senin yerine oynayan adami gordukce sen akillara geliyorsun emin ol, O'nun kadar oynamazmiydin.. Oynardin hemde en afillisinden oynardin, senin Marsilya macinda yaptigin asisti simdilerde ozler olduk, sana arapasi atiyor dedigimiz zaman millet bizimle dalga gecti, olur oyle seyler dedik takmadik kafamiza, ama senin yerine oynayan adamin yanindaki adama pas veremedigini gordukce kalbimiz aci ceker oldu. Sana zayif dediler, gucsuz dediler oysa sen yikilmaz bir kale gibiymissin, senin yerine oynayan adam daha darbe almadan dusmeyi aliskanlik haline getirmis, bir yasam tarzi olarak benimsemis, ama kimseler laf etmiyor ona cunku bizim sekize alerjimiz var..

Delgado kaptan keske burda olabilseydin, yine o karanlik tunelden 10 numarali formanla ciksaydin, formanin kisa kollarini daha yukari cekip bize kizilderili dovmeni gosterseydin, kapalinin onunden tango yapar gibi topla aksaydin Inonunun yesil cimlerinde, keske yine frikik oldugunda topun gersine gecsen uc adim geri cekilip topu o iki kale direginin birlestigi yere postaci edasiyla gondersen. Delgado kaptan sen gittiginde cok kimseler uzulmedi ama seni simdilerde mumla arar olduk..

9 Kasım 2010 Salı

Schuster'i Neden Kovalım?

Ülkemizde ilk sezonda teknik direktör göndermek uzun yıllardır moda ve bu gidişle bu moda daha uzun yıllar devam edecek, Alacağınız iki üstüste mağlubiyet gönderilmeniz için yeterli sebepler arasında. Peki yıllardan beri futbolda geri gidişimiz hala ders olmadımı bizlere? Neden hala çözümün teknik direktör kovmaktan geçmediğini anlamamakta ısrar ediyoruz, futboldan muhabbet açıldığında hep aynı geyikler geçer ve bunların arasında en popüler olanı ''istikrar''dır. Biz bu istikrar kelimesini ne anlamda kullanıyoruz onu çok merak ediyorum. Dün akşam Schuster'li Beşiktaş aldığı bir beraberlikten sonra en Schuster'ciler bile geri vites moduna geçtiğini görüyoruz ve bu adamların ''ben demiştimciler''e dönüşmüş olması sadece üzüntü verici.Futbolumuzun geri gidişindeki en büyük etkenlerden birisi ben demiştimciler, bu nasıl bir önyargıdır ki bir Teknik adam daha ülkeye ayak basmadan en ağar şekilde eleştirmeye başlamak, kuyusunu kazma operasyonlarına başlamak, bu işin o teknik adamla yürümeyeceğini ilan etmek. Bunu yapanlar ilk etapta uzun bir süre sessizliğe bürünürler, özellikle takım iyi giderken ortalıkta fazla görünmezler daha iyi bir zaman kollarlar ve takım kösteklendiği anda ortaya çıkarlar seslerini yükseltirler ''ben demiştim'' diye herkese duyurmaya çalışırlar. Bu tür insanlarda nasıl bir ego olduğunu düşünmek bile istemiyorum. Bu sadece Teknik Direktörler içinde geçerli değil aynı şey futbolcular içinde geçerli, futbolcu sahaya çıkmadan eleştiri yağmuruna başlarlar, tipine bile mana bulurlar, o futbolcu iyi oynamaya başladığında kendi takımlarındaki oyuncu olmasına rağmen bunu sindiremezler, çünkü o adam onlara göre futbolcu değildir ve olmamalıdır, o hep hata yapmalıdırki bu arkadaşlar egolarını tatmin etsin ''ben demiştim'' diyebilsin, futbolda ne kadar ileriyi görebildiğini ele güne gösterebilsin.

Ben Daum'u gelecek vaaeden bir teknik direktör olarak çok sevdim, Scala'ya tecrübelerinden dolayı saygı duydum, Briegel'in Beşiktaş'a çok yakıştığını düşündüm, Lucescu'nun taktik dehasına hayran kaldım, Del Bosque'nin marka değerimizi yükselttiğini düşündüm, Tigana'yı geleceğin takımını kurduğu için sevdim, Rıza Çalımbay'ın benden büyük olmasına rağmen Beşiktaş'ın evladı olarak sevdim, Ertuğrul Sağlam'ın çok özel olduğunu düşündüm, onda Beşiktaş'ın duruşunu gördüm, Mustafa Denizli'yi takımı gerçek bir takıma takıma dönüştürdüğü için sevdim, Schuster'i bize oynatmak istediği futbolun bizi Avrupa'da kaliteli takımlar arasına sokacağı için seviyorum. Ben teknik adamları her zaman kolladım, onlarda hiçbir zaman kötü niyet aramadım, bardağın dolu tarafına baktım ve bana göre bu takımların çekirdeğini oluşturan taraftarların yapması gereken şey. Yukarda yazdığım Teknik Direktörlerden herhangi birisi şuan hala takımın başında olsaydı Beşiktaş'ın bugünkü durumundan daha kötü olabileceğini kim öne sürebilir, burada anlatmak istediğim Schuster'in ne kadar kötü bir teknik direktör olduğu değil, ''istikrarın'' önemine dikkat çekmektir. Teknik Direktörlere geçen sezonda yamalı bir takım veriyoruz ve hadi bakalım bizi şampiyon yap diyoruz, bunu yapabilen teknik adamlarıda oynattığı futboldan dolayı eleştiriyoruz. Scuster bu takımın başında 3 sene kalmazsa istediği futbolu oynatması imkansızdır. Futbol takımımızın yapısına baktığımızda son 5 yılda çalışılmış 5 teknik direktörün transfer ettiği futbolcu topluluğunu görüyoruz bu isimleri aynı amaç altında toplamak bir kere imkansız. Siz Holosko'dan, Nobre'den, Nihat'tan, Erhan'dan, Ekrem'den, Fatih'ten, Fink'ten, Zapo'dan hatta İbrahim Üzülmezden pasa dayalı bir futbol sisteminde oynamasını bekliyemezsiniz. Şuanda oynadığımız sistemde oynayacak futbolcu tipi bellidir, Schuster sezon başında Bobo'dan, Nobre'den daha kısa boylu minyon bir forvet istediğini belirtti bundaki sebebin Schusterin forvet oyuncusundan statik bir oyun tarzı istemesidir, forvetin bile pas yapmasını istemesidir, defansın arkasına, arasına devamlı koşu yapacak bir isim istemesidir, topu ayağına aldığında gol atmaktan çok takım arkadaşlarına pozisyon yaratmaya çalışan bir forvetti onun istediği ama biz bu fovet tipi yerine gittik kadromuzdaki forvetlerle hemen hemen aynı tarzda olan Fatih'i transfer ettik..

Sezon başında yabancı oyuncularımızı satma operasyonunda fiyasko yaşadığımızı herkes unutmuş gibi davranıyor, Yönetim Tello'yu satmak istediğinde başımıza gelenleri hatırlıyoruz, bir tane takım bile bonservis bedeli ödemeye yanaşmadı, Tello yok pahasına Eskişehire satıldığında taraftar haklı olarak ayağa kalktı. Delgado aynı şekilde yok pahasına satıldı, sırada bedavaya bir takıma gitmeyi bekliyen Ferrari, Zapo veya Fink'i Sivok'un ''esrarengiz'' sakatlığı kurtardı.. Kadromuzda para edecek birkaç isim var ve bu isimler dışındaki futbolcuları ya yok pahasına satacağız üstüne astronomik maaşlarınada yardımda bulunacağız yada sözleşmelerinin bitmesini bekleyeceğiz. Şimdi böyle bir ortamda daha sezon başında gelen bir teknik direktörü kellesini istiyorsak yazıklar olsun bizlere. Aynı teknik direktörün Beşiktaş'a Avrupada son yıllarda en karakterli futbolu oynattığınıda unutmayalım.

Böyle bir ortamda eğer klüpten birilerinin gitmesi gerekiyorsa bu teknik direktör değildir özellikle Avrupadaki klüplere baktığımızda bu böyledir. Bizim ülkemizde Futbol Klubü başkanlığı sadece bir klüp başkanlığı olmadığı için bu özel görevi kimse bırakmak istemiyor! Özellikle klüp başkanlarımız ellerinde bulundurdukları o muhteşem gücü bırakıp gitmek istemiyorlar bunun yerine klüp içindeki en güçsüz kişi olan Teknik Direktörü kovup kendi hükümdarlıklarını devam ettiriyorlar.. Beşiktaş tribünleri başkanını göndermek için geçen sezon çok büyük mücadele verdi ve bunun öyle kolay bir iş olmadığını tecrübe ettiler, bu sezon özellikle 2 yıldız transferinden sonra heryer süt limandı ama bu toz pembe rüya son günlerde kabusa dönüşmeye başlayınca taraftar futbolcuları ıslıklamaya, Schuster'e olan güvenlerini kaybetmeye başladılar. Bu tabikide doğru bir çözüm yolu değil. Eğer futbolcu ıslıklamaya geleceksen hiç gelme o stada..

Neyse konuyu fazla dağıtmadan toparlayalım, ben bugün Schusterin arkasında kayıtsız şartsız durulmasının taraftarıyım, sahadaki oyuncu topluluğunun yüzde 85'i onun istemi dışında orada ve eğer o futbolcular Schuster'in sisteminde değerlerini kaybediyorlarsa bu kesinlikle hocanın hatası değil, sonuçta artık teknoloji çağınında yardımıyla kendisinin görev yaptığı takımlara nasıl bir futbol oynattığını biliyoruz. Eğer sizin yönetiminiz pazardan domates alır gibi Teknik Direktör transfer ediyorsa zaten o klüpte birşeyler yanlış gittiği bariz açıktır. Üstüne transfer ettiği teknik direktörü takıma ilk sezonunda istenilen futbolu oynatamadığı için kovuyorsa bu sıvama seansıdır.. Aslında çok uzattım, Beşiktaş'ın son 10 senedeki teknik direktörlerini alt alta yazalım ve istikrarsızlığın resmine hep beraber bakalım bu istikrarsızlık sadece teknik adam kovma olarak anlaşılmasın, bu teknik adamların oynattıkları oyun felsfesinide gözümüzün önüne getirelim, biz her sezon devrim yapmaya çalışmışız fakat o devrimler bizde hep ters etki yapmış..




Hans-Peter Briegel
Nevio Scala
Christoph Daum
Mircea Lucescu
Vicente Del Bosque
Rıza Çalımbay
Jean Tigana
Ertuğrul Sağlam
Mustafa Denizli
Bernd Schuster

Rıdvan Dilmen..


"Yabancı oyuncuların özel hayatları iyi değil, sahada yürüyecek halleri yok. Guti’nin de Quaresma’nın da yürüyecek hali yok."

8 Kasım 2010 Pazartesi

Iverson Forvet Olsa


Alemin en kral basketbolcusu Allen Iverson bu aksam İnönü'yü ziyaret edecekmiş. Umarım O da İnönü'nün çimlerine iner ve üçlüsünü çektirir bu akşam. Onun gazıyla taraftar da Beşiktaş'ın lig maçında şovunu yapar bizlere. Aslında Iverson'a biraz futbol öğretsek O da yırtıcı ve siyahi forvet kontenjanından kadromuzda yer bulabilir ne de olsa Nobre'den bile az paraya imza atti, hem ondaki çabukluk ve sıçrama yeteneği kimsede yok.. Guti'nin ara paslarına en cabuk hareketlenebilecek adam Iverson'dır kanimca, bu arada Iverson'ın universite yıllarında hem basketbolla hem Amerikan futboluyla eyalet şampiyonu olduğunu da belirtelim, sanırım burda futbola el atsa hiç de fena olmaz.

7 Kasım 2010 Pazar

Borges'e Sorularinizi Aliyoruz


Aslinda bu roportaji yaklasik 1 ay once yapicaktik fakat biz sorulari gonderemedigimiz icin vede Borges kisa bir sureligine tatile ciktigi icin sizlere roportaji bir turlu yetistiremedik. Biz bu olaya roportaj degilde, soylesi, sohbet yada muhabbet demek istiyoruz. Eger aklinizda Borgese sormak istediginiz soru yada sorular varsa yorum bolumune birakabilirsiniz. Soylesinin konusu Genel Futbol, Budnesliga Futbolu, Turkiye'de spor Medyasi, Almanya ve Turkiye futbolu arasindaki farklar, Milli Takimlar, Gurbetci Futbolcular ve Besiktas uzerine olacaktir, sorularinizi merakla bekliyoruz.

Haftanın Oyuncusu Ersan Adem Gülüm #6


Çizgiden çıkardığı top harici perfomansıyla da tüm taraftarların takdirini kazandı Ersan. Umarız bundan sonra ilk 11'de daha fazla şans bulur ve bu şanslarını iyi değerlendirir, böylece hem Beşiktaş hem de milli takım sağlam bir stoper kazanmış olur.

6 Kasım 2010 Cumartesi

Acil Sifalar

Ali Tandoğan kardeşimize acil şifalar dileriz... Metin Tekin bunu bize yıllar önce yaşatmıştı, inşallah sen de tez zamanda iyilesir ve yeşil sahalara dönersin...

5 Kasım 2010 Cuma

Eksi Besiktas+Aceto= -Medya


Gectigimiz gunlerde Aceto yani Bulent abi "Susma Sustukca Sira Sana Gelecek" diye bir post atti. Yazinin ana temasi Klup yonetimlerinin, Futbolculara ve Teknik kadroya susma yasagi getirmesi ve bunun sonucunda insanlarin futbolcular ve teknik adamlar hakkinda saglikli bilgi sahibi olamadigiydi. Bulent abinin istedigi hur bir medya ve basin topluluguydu, kendisi nadir kaliteli basin mensuplarindan birisi oldugu icin ona bu konuda hak vermemek imkansiz, fakat medyaya genel bir bakis attiginizda Bulent abinin istegi Turk Futbolunu tam bir kaosa goturmesi de supriz olmaz.

Bulent Abinin bu yazisindan iki gun sonra bu sefer konuyla tamamen alakasiz gibi gorunen fakat aslinda konuyla tamamen icice olan bir post geldi Eksibesiktas'tan, Yuki TheZorba'nin "Kurtulus" postu.. O yazinin ana temasi da Ulkemizdeki genc futbolcularin aslinda egitimsiz olduklari, ulkedeki genc futbolcularin yabanci kisitlamasindan dolayi ederinin cok uzerinde ettikleri ve genc futbolcularin kendilerini bu sebepten dolayi gelistirmedikleri vs.. Fevzi yani Yuki The Zorba birde konuyla alakali bir video link vermis. iste bu videoyu izledikten ve Bulent abinin postunu okuduktan sonra puzzle'in parcalari resmen birbirine kenetleniyor!

Beni az cok taniyan varsa Turkiye'deki spor basini hakkinda nasil bir fikrim oldugunu bilir, bilmeyenler Bulent abinin o postuna yaptigim yoruma bakarakda fikir sahibi olabilir. Bulent abinin istedigi sadece toz pembe bir ruyadir, burada soyledigim yanlis anlasilmasin, eger basinimizda Ali Ece, Ugur Meleke, Ogan Tarhan gibi ismler cogunlukta olsaydi zaten Klup yonetimlerinin kendi kendilerini sansurlemesi sacma birsey olurdu. Bugun spor basininda calisan kitleye baktiginizda ilk goreceginiz sey, tek maharetleri kaos yaratmaktan baska birsey olmayan, Hakem eskileri, Futbolcu eskileri yada yonetici eskileri olacaktir. Heryerde sadece rant kavgasi, sizi hicbir dogruya goturmeyecek ici bos tartismalar, birbirine alttan bok atmaya calisan kalemler, kiralik kalemler, parali askerler gormekten ben dahil toplumun buyuk kisminin bu isimlerden yoruldugunu hissedebiliyorum.

Eger Fevzi'nin verdigi linkteki videoyu izlediyseniz simdi beni daha iyi anlayacaksiniz, Orada sacma sapan konusan Batuhan ne kadar kazmaysa, onunla roportaj yapan adamda en az Batuhan kadar kazmadir. Aceto yonetimlere sitem ediyor, futbolculari bizden kaciriyorsunuz diye, onlardan haber alamiyoruz, gulup, eglenemiyoruz diye, al iste ornek, Eskisehir yonetimi Lig Tv'ye bir guzellik yapmis, Batuhan'a konusma izini vermis, peki bu kisa muhabbetten biz ne anladik, ne kazandik yada soyle soruyim Bu kisa muhabbetten sonra Batuhan'dan nefret etmeyenler bile Batuhan'dan ne kadar nefret etmeye basladi, onu zaten sevmeyenler videoyu izlerken ne kadar daha fazla dehsete dustu..? Eger siz bir gazeteciyseniz ve suan kismende olsa goz onunde olan genc bir futbolcuyla boylemi soylesi yapiyorsunuz, Batuhan acik acik trafik kurallarina uymadigini soyluyor, hani yillardan beri terorden sonra Turkiye'nin en cok sivil kaybetmesine sebep olan Trafik kurallarinin en basitine uymadigini soyluyor ve bizi orada temsil etmesi gereken muhabir arkadas pismis kelle gibi siritiyor, kontra bir soru sormak yerine "cok trafik isigi var" diyerek O da dert yaniyor ve destek cikiyor Batuhan kardesine, nede olsa cok dertliler trafik isiklarindan.! Ayni haberin montajinda arkaya gulus efekti koymak gibi tarihi skandallara devam ediliyor, yahu adam resmen idmanlara kafasina gore ciktigini lakayt bir sekilde acikliyor, Ferrari'siyle 330 km'yi gordugunu soyluyor, Batuhan'in bu surati yaylada yaptigini hic sanmiyorum, Eskisehir'den Istanbul'a 2.5 saatte giden bir adamdan bahsediyoruz.. Roportaj sonunda biz ne ogrenmis olduk? Batuhan'in bir tane sarisin sevgilisi var, Trafik kurallarinin icine sicabilecegi bir de Ferrarisi var. Iste bu, iste habercilik bu Turkiye'de. Bu roportaj herhangi medeni bir ulkede yapilmis olsaydi " Skandal" haber olartak ana haber bultenine cikar, muhtemelen bir duyarli izleyicinin yada bir savci'nin hukuki islemleri sonucu Batuhan ve hatta o Muhabir yargilanir, ve goz onunde bulunan unlu simalarin, genclere ve cocuklara iyi ornek olmamasi nedeniyle saglam bir tazminat davasi acilirdi ve sonucu da oyle 7 sene falan beklemek zorunda kalmaz 1 sene icinde ogrenirdik ve inanin hic kimsenin gozunun yasina da bakilmazdi.

Zeka seviyesi normal olan insanlarin bu videoyu izledikten sonra dehsete dusmemesi imkansiz, ama medyanin basi bos, adamlar boyle bir roportaj yapip, bu roportajdan dolayi para kazaniyor bizim ulkemizde, hani nerede arastirmaci, duyarli spor basini, bu mu duyarli habercilik? Bu mu bizleri, genc sporculari dogruya goturecek gazetecilik? Bu mu genc gazetecilere ornek olacak muhabirlik?

Iste bu haberden sonra hic kimse cikip neden klup yonetimleri herkese sansur uyguluyor diye sormasin, soracak olan once bir medyaya baksin. Klup yonetimlerinin yaptigi onlarca hata var ama belkide tek iyi yaptiklari sey bu medyaya hakettigi degeri vermeleridir. Senin Turkiye'nin en buyuk yildizi olarak niteledigin Arda Turan, belkide medyayla arasi en "iyi" olan adam medyaya "serefsizler" dedi bu ulkede ve hicbirsey olmadi. Aziz Yildirim cikti bu sozu hakedenler var dedi hicbirsey olmadi. Nerede bu medya? Neden kimse savunmuyor kendisini, yoksa bunu bir kabullenme olarak mi anlamaliyiz..

Yillardan beridir her mac sonunda yayinci kurulusun Teknik adamlarla, futbolcularla basin toplantisi yapma hakki var. Peki biz ne ogrendik bu toplantilardan? Koca bir hic, cunku futbolu tartismayi bilen muhabir yokta ondan, bunun sebebi bu kadar basit. Schuster her basin toplantisinda basin mensuplarini bir guzel fircaliyor, neden? Cunku Ispanya, Almanya gibi bizden cok daha kaliteli Basinin oldugu ulkelerde top oynadigi, teknik adamligi yaptigi icin. Ispanya'da Teknik Adam tartisilmiyormu? Bizden bile daha fazla, bugun Mourinho dunyanin acik ara en basarili teknik adami olarak gosterilen adam catir catir elestiriliyor ama Ispanyol basini alttan vurmuyor, arkadan hancerlemeye kalkmiyor, kuyu kazmiyor, yuzune korkudan hicbirsey sormayip ertesi gun klavyenin arkasina saklanarak yazmiyor.

Bizler yillardan beridir medyanin afyonlamasiyla uyuyan bir toplumuz, hakemleri eyyamcilikla, sahtekarlikla suclayan medya, futbolcuyu yerden yere vuran, ailesine kadar dil uzatan, haklarinda yalan yanlis haber yapan medya, teknik adamlarin teknik adam olmadigini savunan medya, cahillikle, koylu olmakla suclayan medya, Turk Futbolunun her daim Avrupa futbolunun gerisinde oldugunu anlatan ama onlara yetismemiz icin bize bir tane bile cikis yolu, oneri, tavsiye goster"e"meyen medya, bu ligde her zaman sike oldugunu alttan alta hissettiren, toplumu bu bilince surukleyen fakat bu sike konusunun uzerine bir adim bile gidemeyen korkak medya!!
Bir de donup aynada kendi yuzunuze baksaniz kendiniz icin ne kadar igrenc yorumlar yapacaksiniz onu hic tahmin bile edemiyorum guzel Medya!!