Tahmini ve nedeni çok kolay, ligimizi tanıyan, Beşiktaşı bilen, tribünlerin ne istediğini tahmin edebilen bir hoca olması, Türkiye kariyeri tartışmasız başarılıdır.. Hatta süper ligin futbol mantalitesine kadar tesir etmiştir oyun sistemi.. Brezilyalıları ayrı bir sever fakat Portekizliler Brezilyalıların atasıdır bir yerde, kadro sorun teşkil etmez... Yıldızlara tutumudur en büyük sorun.. Koch faktörü de unutulmamalı tabii..
Ikinci seçenek ise Mustafa Denizli.. Nedeni çok basit, yerli ve evlat kontenjanına uyan ve ligi en iyi bilen yerli hoca olması.. Ben bizi çalıştırdığı dönemde çok sevmiştim Mustafa hocayı, oynattığı futbolu değil ama karakterini, açıklamalarını, duruşunu çok sevmiştim, gerçi elinde hücum oynatabilecek bir kadro da yoktu, orjinal bölgesi sol bek Tello'dan bir maestro, Bobo ve Holosko'dan maksimum gol verimi, Ferrari ve Sivok'u efsaneleştiren performans almıştı o kadrodan.. Ve tertemiz iki kupa..
En başta da söylediğim gibi yönetim Tayfur hocayla bu saatten sonra devam etmez.. Verilen demeçlere de bakılırsa zaten bu kolayca anlaşılır.. Ligi tanımayan yabancı hocayla bu saatten sonra maceraya da atlamazlar, atlarlarsa bunun adı intihar olur.. Geriye de hoca olarak iki tip ihtimal kalıyor ya ligi tanıyan evlat yerli hoca ya da ligi tanıyan bir Yabancı hoca.. Schuster de boşta bu arada..
4 yorum:
tayfur kararı açıklandığından beri aklımdaydı aslında; ama gündeme bu şekilde gelmesini de istemezdim açıkcası. ben genel menajer gibi bir yer için düşünmüştüm; takımı, tayfur'u çekip çevirsin gibisinden.
mustafa denizli; duruşu, söylemleri, o dönem demirören'i geri plana itip futbol şubesini hem basın önünde, hem de takım bazında 'çekip çevirmesi' ile çok yakışmıştı beşiktaş'ın başına. o'ndan, ne olursa olsun, mantıklı ve beşiktaş'a yakışan şeyler çıkacağından yana içim çok rahattı. belki o dönem biraz da akil adama gereğinden fazla ihtiyacımız olmasından bilmiyorum; ayrı bi sevmiştim ben mustafa denizli'yi. yediğimiz gollerden sonra yüzünde oluşan o sinirle karışık gülümseme bile kötü gözükmezdi gözüme. hatta tutuklama kararı sonrası ilk aklıma gelen de o ifade olmuştu.
daum'a gelince... aman diyim.
Denizlinin sinirle karisik gulumsemeleri aslinda bizim sahaya yansimamizda, biz de Besiktas gol yediginde ondan farkli tepkiler vermiyoruz, genelde gol yedigimizde sanki yaramazlik yapan cocuga bakar gibi bakiyoruz sahaya... En azindan eskiden oyle yapiyorduk.. Artik mimlenen futbolcular yuhalaniyor, kufur ediliyor...
Denizli bizim kaybolmaya yuz tutmus hislerimizi geri getiren adamdi, hala neden yollarin ayrildigini bilen aciklayan yok.. ne kadar da cok yakismistik bir birimize...
sanirim o guluse benze bisey buldum surada..
http://www.yukle.tc/galeri/mustafa_denizli-276548.html
Bence de Mustafa Denizli şu kriz ortamında en doğru adaydır. Krizi yönetebilmesi , olan biteni ligi ve ortamı tanıdığından daha net yorumlayabilmesi , Beşiktaş'ta Yıldırım Demirören döneminde en başarılı teknik direktör olması onu birinci aday yapar . Bence şu an ona oynattığı futbol taktikten öte liderliği , camiayı çekip çevirmesi özelliklerine ihtiyacımız var.
kesinlikle denizli..
gözlerinin içi gülerdi gollerden sonra..
acı tebessümleriyle ağlardı mağlubiyet sonraları..
Yorum Gönder